'Gümüş'ten bir yolda, 'pembe' bir düşün içindeyim. Gözlerinden 'koyu kahverengi' uzanan bir boşlukta; benliğim kaybolmuş, yitmiş bedenim. Korkuyorum, uyanmaktan öylesi çocukça... Yitiriyorum tüm zamanlarımı, 'incecik' gözlerinde kayboldukça.
Hani kırlangıçlar uçuran 'utangaç' yüreğim. 'Kutsal emânetim' diyerek teslim aldığın kalbim; korkmuyorum o 'yumuşacık' ellerindeyken. Ahh, bir dokunsan öleceğim; üşüyeceğim, kapasan gözlerini; zemheri ömürlerde.
Yitirdim cesaretimi, sen ellerimi tutmadan ölemiyorum. Kalbim, kanayacak âh bir dokunsan yüreğime; ellerimi tutma, ellerimi tutma; istemiyorum...
Sığındığım tüm kabuklarımı attım, öylesine korumasız... Ne yaparsan, işte senin kalbim; ister çekin incitmekten, istersen kanat acımasız.
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.