Ben, acılarımı sen bilip beklerim,
Tek bir veda sözcüğü bile söylemeksizin hem de...
Ve ben giderim buralardan,
Ardıma dahi bakmadan...
Bir gülücük bile göremezsiniz bende
Ve bir gözyaşı...
Geceyi hüsrana boğan, bir sessiz çığlık,
Sonra senin hayalin,
Hepsi üst üste...
Acılar, karanlık ve sensizlik..
Buralarda yapayalnızım şimdi,
Kimse yok, ne bir hatır soran,
Ne de bir tebessüm atacak kadar, cömert olan...
Bir sen varsın, senin hayalin,
Onunla avunuyorum,
Sonra pencereye yöneliyorum ansızın,
Hem de, anlam veremediğim bir şekilde...
Dışarıda kimsecikler yok,
Ne bir bekleyen, ne de bir ayak sesi..
Lapa lapa kar yağıyor dışarıda.
Hava simsiyah.
Bir canavarı andırıyor adeta.
Sokak lambası, karın temposunu ölçüyor.
Sonra gecenin sessizliğine bir ortak,
Hem de her şeyden vazgeçercesine,
Eski demleri anıyor belki,
Belki uzaklarda bir özlemi var,
Belki aldatmış hayat onu,
Ve belki de, imkansızlıkları arıyor...
Güneşin doğmasına saatler var daha,
Hem de, uzun uzun saatler.
Gece tüm esrarıyla kapıda.
Ortalıkta ürpertili bir bekleyiş.
Baykuşlarda dahi bir suskunluk var.
Hepsinde müşterek bir kaygı,
Ortak bir beklenti...
Ve aynı heyecan.
Tak tak saat sesleri bozuyor,
Bu ürpertili bekleyişi.
Sanki delirmişçesine bir uğultu.
Ve birden, karşı dağlarda muhteşem bir karartı.
Toz dumana karışmış adeta.
Bunlar, Allah için koşuşturanlar,
Bunlar,Allahsız diyarlara sefer düzenlemiş,
Ve bunlar, bizim akıncılar..
Korku, heyecan hepsi bir arada şimdi,
Bakışları sert, duruşları münzevi,
Bende gideceğim, bu dönülmez sefere,
Bekleyin beni, bu sessiz gecede...
Aradan yıllar aşmış, uzun uzun,
Ve ben hala uzaklardayım.
Hala o eşsiz seferde,
Ve hala, o kahraman akıncılarla.
Bir tek senin hayalinle yaşıyorum,
Ve bir tek senin beklentinle,
Ama dönülmeyecek kadar uzaklardasın,
Bilinmeyecek kadar meçhullerde..
Ama olsun, ben alıştım buna,
Ben seni hiçbir zaman istemedim,
Ben senin, hayalini sevdim,
Ben senin yokluğunu sevdim,
Ve ben senin, ulaşılmaz oluşunu sevdim...
Üzülmüyorum artık,
Vehmim de gölgen var çünkü,
Beni takip eden bir ayak sesin,
Ve her daim, benimle olan bir hayalin...
Buralar böyle senden sonra, kurak ve sessiz.
Belki yokluğuna isyan,
Belki de, varlığına bekleyiş..
Keşke, seni anlatacak kadar yetenekli olsaydım,
Çok isterdim bunu biliyor musun.
Hep seni anlatırdım o zaman,
Uyumayı bekleyen çocuklara gece masalı,
Aşk kitabı okuyan liselilere roman,
Ve ufacık bir vefa bekleyen, kimsesiz seyyahlara
Esrarlı bir rehber olurdun sen..
Yıllarca düşmezdin dillerden,
Herkes seni konuşurdu,
Herkes, işte 'O' kişi bu derdi,
Belki tarih kitaplarına kazınırdı adın.
Her gördüğüme seni anlatırdım,
Hiç usanmadan hem de,
Asla yılmadan,
Ben ömrümü seni anlatmaya ayırırdım..
Yıllar hep böyle geçti,
Sensiz ve tesellisiz,
Hep sensiz hep tesellisiz..
Bir sonbahardın sen,
Yapraklarını dökmeyi bekleyen, yaşlı bir çınar,
Senin sonbaharında döküldü,
Benim bütün hayallerim..
Senin gözlerinde hayat buldu,
Benim gizli denizlerim..
Artık gelmeni de beklemiyorum,
Uzakları da özlemiyorum.
Madem ölüm var,
Madem ayrılık var,
Ve madem ötelerde buluşmak var,
Ben buraları istemiyorum,
Seni buralarda istemiyorum..
Tek bir dileğim var,
Ya da son bir vasiyet,
Beni azda olsa sevebilmeni istiyorum..
14 Eylül Çarşamba 2011 00.56
Hamza KaplanKayıt Tarihi : 29.3.2013 17:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hamza Kaplan](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/03/29/seni-beklerim-30.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!