Kuş olup uçan göçen şu deli dizgin hayata, sıfıra sıfır elde ne vardı dersen özde esasta kendi kendine akla fikre danışarak aşktan sevgiden vicdandan insanlıktan fazlasına ne lüzum…
Sosyal siyasal ekonomik ve kültürel her alanda tutarsız kişiliksiz iki yüzlü ve öncesiyle sonrası birbiriyle bağdaşmayan çıkarcı menfaatçi gösteriş düşkünü görgüsüz insanların toplumsal ilişkilere ve iradeye hükümranlık ve klavuzluk ettiği sosyal kokuşmuş çürümüşlük bozgun ve bataklık cenderesinde… her şeyin basit ucuz adi bayağı ve sıradanlaşmaya saplanıp tıkandığı sürekli ve her an adresi bilinmedik yerden kaçışmaya savurup silkeleyecek arayışlarla tüketim bağımlılığı cinnetinde tahammülsüzlük yalnızlık yabancılaşma ve anlamsızlığa kökü kazınmadık özgür özgün bakir canlı saygın hiç bir yaşam çeşitliliği doğası dünyası ve kendi gerçeğine ilişkin sahicilik bırakmayarak…
Hırsına kapılmış, kibirine aldanmış, imajına maskeleşmiş gösteriş şatafat ve güç zehirlenmesinin doyumsuzluk ihtiras ve öfkesine yenilmişliğin dürtü güdümlü sadist takıntılı sapkın ve hasta ruhlu talan tecavüz hükmüne asgari müştereklerde herkesi eşitleyen sefilliği yozlaşmayı kayıtsızlığı yokluğu şiddeti cehaleti korkuyu kimliksizliği ve yoksulluğu köpürtüp kışkırtarak...Proğramladığı elektro teknolojik sinyal ve sirenlerle yer değiştirince, gerekliliğini hayatını değerini amacını huzurunu işlevini ve yaşam kaynağını yitirerek proğramlı hazır tüketim kulluk köleliğinin kulanışlı ürünü sepetine konarak çöpe attı kendini insanlık.
Ve artık tüm yaşam dolaşımının on line zifir zindanından müsade almaksızın herkesin ortasında herkese açık her istismar yağma talan soygun vurgun ve dolandırıcılığa müsait kendi iradesinin hiç bir etkisi yetkisi katılımı olmadığının kimliksiz anlamsız tanımsız ve kişiliksizliğin beynelmilel arıza tür ve türevine mahsur ve muhtaç etti her bahsin hırs yarışında düzenini dünyasını ve kendini intihar ve cinnet komasına sokan insanlık.
…
SENE BİTERKEN 2
…
Kok kömürü gibi için için
Hışır hışır
Ve koralazı
Güneşe çamaşır giydiren bir balkonda, bir bahçede , bir dam ardında, bir çardaklı salıncaklı köşede
Bir sabah
Herhangilerin üstüne kara kışlar doğmuş üşüşmüş bir sabah
Uyanmış bakmışsın ki çığarmış seslerde çınlayan boncuklu çığlıkları susturmak için kurulmuş saatin
İleri geri fırlatılmaya gerilmiş zıpkın havliyle merdivenlerden aşağılara evde kimse yok taklidi yaparak
Şahlanışını geçmiş gitmiş yüzyılların körüklü askısında unutmuş eğersiz atların çıldırasıya nal sesiyle
Hiç binilmemiş yolları koşmaktan çatlamak üzereyken nereye çeksen oraya mecburen
Ve mutlaka bir yere gitmek zorundalığın raylı sistemlerinde kıvranıp dönerek yıl sonunu yıl başına yıkmak için
İçip yutkunduğu yalnızlıklarla baş başa
İçemeyip boğazında düğümlenen hayallerle nizah nizaha ve baş başa
Hiç bir şeyden haberdar
Her yerden uzak
Ve her şeye musallat askıntılardan çareyi ok ve yayda bulup
Akşam namazı esnasında soğuk sessizliğin kan ter içinde kovalaştığı marketin dışındaki ışıklandırılmış boşluk
Ortalığın birbirine girdiği cadde ucunda
Titreyen beyaz gölgeler kadar çok
Hareket halindeki tren vagonlarının tehlike sınırını zorlayan yüksek tepesinde
Ve duran yürüyen merdivenlerden aşağıya fırsat bu fırsat kaçırılmazlığını ispatlamaya gıdım gıdım
Keyfini çıkarmak neyse artık kapıların arka koltuğuyla kafa tokuşturan çarpışmadan diri çıkmayı umarak
Leyladan mevlaya dersin geçersin de lakin
Hiçten içe, içten hiçe, hiçten hiçe falan filan dersin de lakin..
Bunca yol, bunca kayıp firar
Ey bulanık sularda yitiğini arayan ırmaklar
Arı çiçekleri
Sabahını görmeyen mumlar ve rüyalar alıp götürüyorlar bizi burdan ey bulutla divan dergah olmuş
Kara kış
Kökten saçaktan kesilmiş bir hayatın göğe doğru yürüyen merdivenlerini taklit etmek gibi bir şeydi
Akla hayale gelmez rüyaların büyüleyici sığınağında görünüp kaybolmaya yıldızlar birbirini yokladı saydı
Ölü ağaçları kimsesizlik donatan ablukasıyla sökün etmiş sokakları süsleyerek
Ve karanlığın dibine sökülüp takılmaktan hurdaya çıkmış eskisinin devamı yeni yıl kutlamalarının
Bozulup dağılmak üzere toplanmış sıfırı buluncaya kadar herkesin geri sayımıyla başlayıp bitmeye
Aralığın son günü tamamlanır tamamlanmaz zifir zindan kaynatılmış alkol şişesi etrafında kucaklaşıp öpüşen
Yalnız soğuk ve sahte insan iklimini
Ağardığında şişedeki sarhoşluk sevincinden ve yapmacık kostümlerinden koparıp söken gün
Geçen seneki akşam gecesinden kusulmuş çer çöpleri taze yıla poşetleyerek sersem salaş sabahleyin
Çakır dikenlerinin kalbe dokunup batan sızılı sancısını kül renginden yılbaşı kutlamaları boyanarak
Suskunluğun dolaştığı tuvalde kökten kesik ölü ağaçları ışıklandıran şehir merkezlerine bağlarken
Kepenkleri indirilmiş uğultulu caddelerinde söndürür faturası ağır dünyanın
Mutsuz
Mahsur
Melankolik sahtelik kayıt dışı ve yalnızlıklar toplamı enkaz halindeki çırılçıplak gerçeğini
Apar topar belediye işçileri
Aralık/25
Kayıt Tarihi : 26.12.2025 16:07:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!