bitik bir cuma evvelidir üzülen pervazlarda
ne kadar dalgın şehir
ne az kayboluyorum sokağında
yaslanma bana
donar sureti sesimin perdelerde
iadesiz nameler ifadesiyim ısırgan hecelerde
nemli bir nazımın son mısrasıyım
gözlerinin karasından utandı gece
baba,şimdi gelsene...!
unutulmuş birkaç yağmur damlası
dekolte kahkahalar
sırtı açık bir bakış çiseliyor dillerde
saygılı ve kaygılı aylak kirpiklerim
düşük kentler kotarıyor edepsiz eteklerde
susuyorum
annemin korkusuna bürünüyorum usulca
babamın karaya vurmuş sabrına
tanımazdan gel bu defa
sen'im bir yerinden ölüyor mutlaka
ve beydağının karnına düşüyor
en koyusu adının
şerhem şerhem dökülüyor kabuklar
tırnaklarım kısa ve cilasız
daha kaç yosmaya peşkeş çekeyim gözlerinin karasını ay yar..!
kaç yetim daha dil(l) endireyim kör kuyularda..!
uzatmalı sesler yırtıyor dilimi
merhum bir dağ kokusu yakıyor genzimi
ne çok gelmedin baba...!
döşünü yumrukluyorum dağın
kurak sözler biniyor sırtıma
biraz ıslatsana...
...
ve
seyrek bakışlı dullar üşüyor ensemde
bildiğim gibi değil sevda dedikleri
kanıma dokunuyor başkentin gözleri
sıtmalı bir bekarettir senden sonrası
öncesi,bildiğin gibi...!
inadına nisan.
Keziban ArpacıKayıt Tarihi : 25.4.2010 21:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tebrik ediyorum, sevgilerimi yolluyorum
şair dünya standartlarının geldiği ileri noktadaki insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına ve bu konudaki baskılara karşı kapalı ve fakat şifre sinyalleri ile derdini paylaşmak ister
şu kadarını söyleyeyim..
kanıma dokunuyor başkentin gözleri
dizesi şairin yapabildiği en açık imadır..üstelik başkentin bakışlarına kızgın olsa da, olması gerekeni ondan (başkentten) beklemekle birlikte olmayışına bir şedit ve öfkeli sitemi yansıtmaktadır..
şair,başkente kızanların da, yanında olanların da kendisini anlamayacağı duygusu taşımakta olduğundan söylemini setr'eylemiştir..
bu bakımdan mensubiyeti olan topluluğun , marşı, sloganı olmayı seçmemiştir şiir
şiir, aidiyeti içinde var olduğu toplumun, kalabalık bir ortak paydası olmaktan ziyade ince özgün ve tekil bir hayat üzerinden hareket etmiştir..
kapalıdır şiir...kalabalık korolorda sesinin kaybolması yerine fısıltıyı seçmiştir
kelimelerin söylediğini değil kelimelerden dudak okumayı veya kelimelerin şahsında saklanan beden dilini bulmayı vaadetmektedir şair okuyucuya bu şiirde
şiirin irfanına yönelen ariflerine, beni anlıyorsunuz abilerim ablalarım değil mi diyerek, göz kırpan bir hali vardır şiirin
ikinci yeni şiir akımı nedir...
1. Türk şiirinde 1950'den sonra Garip akımına (I.Yeni) ve 1940 kuşağının toplumsal gerçekçi şairlerine tepki olarak doğan, değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyişi amaçlayan şiir akımıdır.
2. Onların Garipçilerle tek ortak yönleri şiirdeki şekil özgürlüğünü sürdürmeleri, ölçü ve kafiyeyi önemsiz görmeleridir.
3. İnsanın bilinçaltına indiler. Doğayı, insanı ve görünümünü kendilerine özgü bir anlayışla verdiler. Bu değerlerle yeni bir söyleyiş yaratmayı hedeflediler. Görünümü, eşyayı, insanı gerçeküstücülerden daha da aşırıya giderek soyutlamışlardır.
4. Şiirin üslubu, konuşma dilinden uzak ve mantık dokusundan arındırılmış olmalıdır. Özgün olmalıdır.
5. Kapalı ve soyut bir anlatım vardır. Konuşma diline sırt çevirmişlerdir.
6. Sözcükler arasındaki anlamsal bağlantıları kopararak yeni görüntüler oluşturma yolunu seçmişlerdir.
7. Tesadüfen seçilmiş kelime veya cümlelerin alt alta sıralanmasıyla şiirin oluşturulduğu intibaını verirler.
8. Genelde cümle yapıları bozuktur. Bir boş vermişlik havası hâkimdir.
9. Şiirde öyküleyici anlatım yolu terk edilmelidir. Çünkü şiir öykü değildir.
10. Şiirde imgeye, hayal gücüne ve duyguya ağırlık verilmelidir.
11. Şiirin belli bir konusu olmayabilir. Şiirin kaynağı duygudur.
12. Ahlaksal değerler, erdem, gerçek ve toplum gibi temel öğeler şiirin amacı olmamalıdır.
13. Şiir yoruma açık olmalıdır. Şiirde hayal (imge) en önemli öğedir. Şiir bir görüntü sanatıdır.
14. Ölçü, kafiye ve biçim unsurlarıyla ahenk sağlamak yerine musiki ve anlatım zenginliği olmalıdır.
15. Karamsarlık, yalnızlık, bunalım sık kullanılan bir temalardandır.
16. Batı'da gerçeküstücülerin (sürrealizm) kullandıkları bilinçaltını harekete geçirme yönteminden faydalanır.
17. Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, II. Yeni daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap eder. Yani aydınlara seslenmektedir.
18. II. Yeni ismini, Muzaffer Erdost 1956 yılındaki 'Pazar Postası' dergisinde ilk kez kullanır.
19. En önemli temsilcileri:
Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Ülkü Tamer, Turgut Uyar, İlhan Berk
TÜM YORUMLAR (56)