Sen sabahın beşi kadar soğuksun
Ve Temmuzun on beşi kadar sıcak.
Seni ne kadar sevdiğimi bilirdin
Yıllarımı sana harcadığımı da anlardın
Aklıma sevdanın fikri düştüğünden beri
Aşkın, Sen olduğunun farkındaydım nergis gözlüm.
Aşktan öldüğümü anımsarsın mısın hiç?
Çünkü ben aşkın en onulmazını tattım seninle
Sevdim seni bir ceylanın yavrusunu sevdiği gibi
Sevdim, sevdanın en temiz, en pak haliyle
Yandım işte kor kırmızı alevlerde
Geldim aşka susayan günahsızlar gibi
Sende yok oldum göğe çekilen erenler gibi
Belki beni anlarsın Şeb-i Yelda sayılan bu gecede
Hatırlar mısın o berrak lacivert geceyi
Yakamozları, parlak mehtabı
Ve kervanlar gibi göçen kaynayan bulutları
Yıldızları; Leyla ve Mecnun’u
Hülyalarımda hep sen Leyla’ydın
Ben ise bir meçhul…
Çünkü ben Hazan Yıldızı’ydım hüzünlere doğan
Seni en acı, melal ve hüzünle seven
Yüreğinin sığ limanlarında nergis çiçeklerini saklayan
Yalnızlığa koşan ve inadına sensizliğe direnen…
Yalnız ve tek başına, çaresiz…
Tanırsın sen beni ey güzeller güzeli!
Sana geldim,
Kaçtım yokluktan sana geldim.
Yalnızlığımın ilacı olan narçiçeği gözlerinde
Yanmaya, yok olmaya geldim.
Ve senin semahında, seninle beraber döne döne
Varlığında yok olmaya geldim.
Ali Tutluoğlu
Kayıt Tarihi : 1.2.2022 13:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!