Senden önce,
Gülümsemem eksik,
Çığlıklarım sessiz,
Sevinçlerim yarım.
Senden önce,
Sesim kendine yabancı,
Dilim asimilasyon çıkmazında,
Sözlerim, zamansız bir ölüm anı kadar saçma.
Senden önce,
Sol yanım boş, dans ettiğim halaylarda,
Ve meğerse,
Kalbim tamamen yalnızmış.
Kuyu sokağında beceriksizce top koşturmam,
Oyunlarım oyuncaksız,
İsyanlarım, kavgalarım.
Ve sadece on yedi yaşında,
İliklerime kadar işleyen yoksulluğa karşı,
Duvarlara gizlice yazdığım 'Tek yol devrim' sloganları,
Dinlediğim şarkılar, okuduğum kitaplar.
Tamirhanedeki çıraklığım,
Yaşlanan çocukluğum,
Dilimin ucundan yakalanıp götürülen kelimeler,
Simit soda tadında izlediğim siyah beyaz filmler.
Çıktı ortaya,
Sensiz ne kadar eksik olduğu,
Çaldığında kalbimi,
Beni sevgiyle tamamladığında anladım.
Senden önce,
Kalbim yaralı,
Geceler soğuk, geceler kar,
Geceler yağmur, geceler zindan.
Senden önce,
Geceler sensiz,
Geceler bensiz,
Geceler merhametsiz.
Şimdi sen,
Aşka pusu kuran bir alçak,
Bakuşlarındır beni koruyan,
Hain pusulardan.
Gülüşün,
Yüreğimde açan gül,
Öp o gül goncasını,
Ve unut her şeyi.
Senden önce,
Tatmadım aşkı hiç,
Önem vermedim hiçbir güzelliğe,
Senin kadar.
Parlaktır ay ışığı,
Kayan yıldızların hafif izleri,
Islak tenimiz üzerinde.
Avuçlarımdan süzülüyor pırıl pırıl sular,
Parlak bir şekilde parlıyor,
Rüzgar kulağımda uğulduyor,
Yaprakların hışırtısı bir melodi.
Dalgaların sesi kıyıları öpüyor,
Ölü deniz kabukları,
Sıcak bir yatak gibi uzandığım plajlar,
Tepemizde uçuşan aç martıların çığlıkları.
El ele yürüyeceğiz seninle,
Ne kadar güzel,
İzinsiz gelip gittiğinde rüyalarıma,
Ve dal gibi yanan yüreğime,
Yağmur damlası gibi düştüğünde anladım.
Senden önce,
Yoktu aşkın ve hayatın rengi,
Deniz mavi, gökyüzü mavi,
Seni umut etmek mavi.
Ağaç yeşil, dal yeşil, yaprak yeşil,
Seni koklayışım yeşil,
Koyu mavidir sırtları,
Karadeniz'deki hamsilerin.
Kömür karası oldu,
Heyelanlardaki işçilerin gözleri,
Güneş sarı ve sıcak,
Devrim, kan ve ter kırmızısı.
Dağlardaki çiçekler gökkuşağı,
Dağlardan gelen derelerin çığlıkları,
Kokunu taşıyor bana rüzgar,
Ve nefes alıyorum seninle.
Özgürlüğün rengindeymiş hep, meğer aşkımız,
Güneşli bir gün gibi gecelerime yükseldiğinde,
Ve rengarenk bir balık gibi,
Gözümün denizine daldığında anladım.
Bir öpücük, bir dokunuş,
Aşk ateşinde yanmak demekmiş meğer,
Soğuk bedenimsin sen,
Karlı bir dağ gibi.
Parmaklarımızın ucunda güneş,
Ve yavaş bir nefes gibi,
Sıcak bir homurtuyla okşadığında,
Donmuş dudaklarımı.
Nefessiz bir öpücük,
Söndürülemez bir ateş,
Çevirdiğinde bir şömineye,
Anladım bunu.
Senden önce,
Sevmeye yasak bir yürekle yaşadım ben hep,
Kalbindeki sevgi,
Gözlerindeki ışık.
Serçe heyecanıyla konup yüreğime,
Dudaklarında açan gül,
Ve gülüşünün tadı,
Aşkın ta kendisi olduğu çıktı ortaya.
Güldürdüğünde beni yüksek sesle,
Gizlendim ben gözlerinde,
Daldım, aşkın dokunmadığı o uçsuz bucaksız ormana,
Fark etiim sende kaybolduğumu.
Buyur önden sevgilim,
Sende kayboldum sevgilim.
Kayıt Tarihi : 18.2.2024 13:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!