Sütun gibi gövdemi, mendil mendil katlayarak
Sen misin, günahlarımı ışıldayarak arındıran…
Bir gül olmak için, gonca kabuğundan çatlayarak
Sen misin; kanımdan, canımdan rengi barındıran…
Saplanır zırhıma, kirpiklerinin kavisli mızrağı
Sür cennetinin yeşil çayırlarına, son kısrağı
Kulelerde, surlarda, kalelerde saklı bayrağı
Sen misin, şu kubbe damında nazlı nazlı göründüren…
Hangi kızgın mile soyunsam, kazınmış gözlerimi
Hangi Yusuf kuyusuna atsam, takipsiz izlerimi
Sana koşacak olsam, hep kırıyorlar dizlerimi
Sen misin, yerlerde sevdana sürüm sürüm süründüren…
Yollar senin yoluna, benden bile önce düzülmüş
Ruhum ki, damla damla seninle damıtılmış, süzülmüş
Nereye gitsen baharsın, dağda karlar buzlar çözülmüş
Sen misin, beni bu gariplik hırkasına büründüren…
Kayıt Tarihi : 16.7.2007 03:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!