Sen hiç savruldun mu
ölümsüz ruhunu bırakıp buzdan bir çöle
Ya da..Hiç kasırganın kaldırıp kopardığı yerden
sürüklendin mi zamanın ötesine...
İmkansızın içinde/olmazların dilinde
ümidi çırpındırdın mı
süt beyaz bir bardağın dibinde...
Yalnızlığınla sohbet ettin mi hiç
tanyerine eşlik ettiğin kaç geceyi uyutmadan gözünde...
Bıraktın mı hiç her sabah eşiğe
birkaç boş 70’lik şişe....
Ya da..sigaran bittiğinde
yaktın mı izmariti yeniden kalbinin közüyle...
Sen..
Sen hiç sarıldın mı
Kedine/köpeğine
Gözyaşlarının tuzunu yalasın diye...
Saatlere yalvardın mı hiç
Gündüz zilletini atlayıp
Geceyi tez getirsin diye..
Hiç adımı sayıkladın mı sen
şehri bir baştan bir başa dolanırken
dilinin ucunda veda şiirleriyle...
Sen düştün mü hiç
yatak serip boşluğa
fiyakalı bir karanlık gecenin koynuna
mecalsizce..
Sen hiç sustun mu
Tufandan kalan kahır sözleri
Dudaklarının çözülmeyen imlasına yapışmasın diye..
Hiç göğsünü siper ettin mi sen
Alevini söndürmek için bir enkazın
Gözlerindeki bulut serinlikleriyle..
Sen hiç gölgeleri saçlarında tarayıp
Doladın mı boynuna ürkekçe
Yokluğunun ayazında ısıtsın diye...
Hiç gözlerin takılı kaldı mı senin
Duvardan dönen kurşunu yediğinde yüreğine
Ölü bir bakışta çözülsün ömrün diye..
Seni hiç götürdüler mi
Bileklerinde kan kokusuyla
sürükleye sürükleye
Acile...
Kısacası..
Sen hiç öldün mü vaktinden önce...
(25.10.2007)
Kayıt Tarihi : 13.8.2008 12:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok güzeldi yüreğinize sağlık
kaleminiz daim ola
saygılar
TÜM YORUMLAR (1)