Sen Hiç ' Güneş Gülleri ' Gördün Mü? Şii ...

Gülşen Şenderin
426

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

10 Temmuz 2001, günlerden Salı, saat sabahın dokuzu Kıbrıs Türk Hava Yollarına ait bir uçak, Yeşilköy İstanbul Atatürk Hava Limanından 30 dakika sonra kalkacaktı.Yolculardan bir bayan onca yıldan sonra Güney Kıbrıs’taki köyüne, doğduğu topraklara güneşli tepelere kavuşacaktı….O dağlık köye Dağaşan’a randevusu vardı.
10 Temmuz 1974 günlerden Çarşamba; Kıbrıs yine o çok sıcak günlerinden birindeydi..Cyprus Air Way’s a ait; Aktarmalı Adana, Ankara, İstanbul seferli bir uçakla gelen bayan yolcu 27 yıl önce ilk kez İstanbul’a gelmişti.O eski hava limanıyla şimdiki yeni lüks hava limanını kıyasladı.Gözleri yeniliklere aklı bilgi çağına takıldı gitti.

Kıbrıs Ercan Hava Limanına uçak tam 10.45’ te indi.Bayan sanki ilk kez geliyordu Kıbrıs’a, bir çocuk gibi yerinde duramıyor, aceleci, tedirgin içi içine sığamıyordu.Heyecanı gözlerinde alev alevdi.Kontrol işlemlerine zor tahammül etti.
Taksi onu oto terminaline bıraktı.Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs toprakları arasında hiçbir engel sınır yasağı yoktu.Eskisi gibi otobüse binip köyüne gidiyordu. Lefkoşe’den hareket eden otobüs Yeşil Hattı geçtik ten sonra hızla ilerledi.İşte Geçitkale, Bebek Bar’da eskisi gibi yine mola verildi. Havuzun etrafında yine mis mis kokan altın top ağacının ve cemile ağacının (Begonvil) çiçekleri gülerek yolcuları karşıladı.Buble - up gazozunu ve Bel - Kolayı özlemişti. Gazoz içerken Ayşe’nin anlattığı Pulya Festivalini hatırladı.Bu yörede yapılan Pulya Kuşu turşusunu ilk kez Ayşe’den duymuştu ve ilk kez yemişti.Lefkoşe Atatürk Kız Yurdu’nda ve okul çağlarında 5 yıllık arkadaşı olan Ayşe ne de güzel Lefkara işi işliyordu…Daha sonra 1964 yılında Lefkoşe Ledra Palas sınırında esir düştüğü gün öğrenci olduğundan dolayı Geçitkale’ye getirildiğini, bayan Rum polislerin sıkı sıkı yoklamalarını, Barış Gücü’nün öğrenci esirlere radyo yayınıyla müdahalesini anımsadı…
Ve limanıyla ünlü Limasol, güzellikleri, büyük hayvanat bahçesi, zenginlikler taşıyan verimli toprakları. Keo Şarap Fabrikası. Liseyi burada bitirmişti.Ne çok anıları vardı. Tiyatro heyecanı: Mezuniyette “ Yanlışlık “ adlı eserde oynamıştı. Resim merakı, atletizm yarışmaları.Uzun koşu birincilikleri bu şehrin sokaklarında geziniyordu buğu buğu.
Ağrotur İngiliz Üssü’nü geçtikten sonra kıyılara sert vuran deniz dalgaları Rum Taşı’nı köpükleriyle yıkıyordu.Yeşiliyle, mavisiyle, kalesiyle ünlü Baf.Afrodit Hamamları buraya yakındı.Afrodit Akdeniz’in sularından, köpük köpük kabarcıklarından kıyıya fırlatılmıştı efsaneye göre. İlkokul yıllarında sınıfıyla ziyaret ettiklerini anımsadı. Köyü Baf Kazası’na bağlıydı.Burada doğduğu toprakların izlerini taşıyan simalar daha çoktu. Köye varmak için henüz 40 mil kalmıştı.Kulaklarında yankılar uyandıran devrik cümleli konuşmalar hatıraları birer birer canlandırmıştı.Zaman tünelinde o zaman dilimi “ Çocukluk Tacı’nı geri vermişti. Hiç vazgeçemediği bu “Çocukluk Tacı” başında masumca gururla parlıyordu.Güllü henüz 10 – 12 yaşlarındaydı, henüz ergin olmamıştı. Erkek çocuklarına kök söktüren

Tamamını Oku
  • Yakup İcik
    Yakup İcik 16.05.2006 - 13:18

    böyle güzel hatiralarda yazilip serpistirilmeli antoloji sayfalarina! paylasim icin tsk..ler degerli ve saygdeger bayan sayin Senderin...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta