ŞİİR, SEVGİLİM; SEVGİLİM, ÖTEKİ BEN...
Gülüşün; Rize’nin çay bahçelerinden maviye bakmaktı,
Öldürmekti tüm kadınları ve çapkın yanlarımı
Sen gülümsedin,
Dicle’nin kenarında balıkçılar aşka geldi,
Sen gülümsedin,
Bir Diyarbakır sabahında ciğerci Mıhe’ye misafir oldum,
Kebap olan yüreğimdi, ciğer değil…
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
SEN GÜLÜMSEDİN;
Melekler beyaza büründü,
Bilirsin,
Beyaz bir sana bir de meleklere yakışır.
Şiirlerini okumak ayrı bir kayif adaşım.
yüreğinize sağlık
SEN GÜLÜMSEDİN;
Melekler beyaza büründü,
Bilirsin,
Beyaz bir sana bir de meleklere yakışır.
Bir gülüş ömre bedeldir... İşte o zaman bütün dertler unutulur ve ölüm ertlenir tıpkı şiirinizdeki gibi üstadım... Yürekten kutlarım saygın kaleminizi... Saygılarımla...
Anadolu, insan, yaşam; Her satırı buram, buram sevda,
burcu, burcu aşk kokan şiirini okudum. Kutluyorum..Başarılarının devamı dileğiyle..İbrahim Akkaya
-sen gülümsedin lal dilime şiirler yağdı-ağır bi aşk kokusu var bu şiirde -tebrikler
Sen gülmeseydin,
Ne işim vardı Uzungöl’de, Kurtalan’da, Amasra’da..
Alaz alaz üşüyordum
Uçurum uçurum düşüyordum
Sen gülümsedin; ölüm başka bahara kaldı…
Sen gülümsedin,
Lal dilime şiirler yağdı
Kırk yıllık kalbimle tanıştım
Yalıkavak’ın mandalin bahçeleri şahit
Her karışına gülüşünü nasıl anlattığımı
Sokak köpekleri bile anladı
Ki seni köpek gibi SEVİYORUM
Aragon’un Elsa’ya şiirleri ne ki,
Mevlana bile İNSAN’ı sevmedi böyle
Derdim, dermanım, vanilya kokulu aşkım…
Ölüm başım gözüm üstüne sen gül yeter ki..
Sen gülümsedin;
Ekim vurgunu şiirler dirildi,
Hazan vurgunu umutlarıma gün doğdu
Söz verdim Rabbime, SEN’siz ölmeyeceğim
Sen gülümsedin, sildim tüm izm’leri
Yedi düveli,tüm renkleri önkoşulsuz sevdim
Gün yirmidört saat senleyim
Kurban olduğum melek, bende öleceksin
Hergün sende öldüğüm gibi
Yüreğimi sana sattım, sadece sana.!
Birgün aniden gel.!
Kokunu yüzüme süreyim, dirilsin baharlarım
Ve oracıkta öleyim, kolların mezarım olsun
Dağlara koşuyorum,ayaklarım yerde değil,
Deniz bile daha bir mavi akıyor beni görünce
Ve
Nedensiz gülmelerim çoğaldı
Oysa deli değilim ben…
SEN GÜLÜMSEDİN;
Melekler beyaza büründü,
Bilirsin,
Beyaz bir sana bir de meleklere yakışır.
Sadece Bir Gülümseme Ecele bile meydan okuturmuş..!!!!.ne güzel bir değer beklentisiz..
hala yürekteki yerinin korunduğu nasılda belli...büyüleyiciydi ve Çok çok güzeldi...paylaşımınıza teşekkürler..
Şiiriniz sevda ile birlikte Anadolu kokuyor kaleminize sağlık Mesut Özbek
Sevdayla dopdolu, muhteşem bir yürek sesiydi, bir haykırıştı..Dilerim yarım kalmasın gülümsemeler, tebessümler, şiirime yazdığınız yorumdaki gibi...Gönülden kutluyorum mükemmel dizeleri, tam puanla..
Sen gülümsedin,
Lal dilime şiirler yağdı
Kırk yıllık kalbimle tanıştım
Bir gülüş insana hayat veriyor aslında...
Bir gülüşüne ölürüm demiş şiir... tüm içtenliğiyle sevgi kenetlenmiş...
Çok güzeldi.
Kutluyorum
Saygımla
Sen gülümsedin,
Lal dilime şiirler yağdı
Kırk yıllık kalbimle tanıştım
Yalıkavak’ın mandalin bahçeleri şahit
Her karışına gülüşünü nasıl anlattığımı
Sokak köpekleri bile anladı
Ki seni köpek gibi SEVİYORUM
Aragon’un Elsa’ya şiirleri ne ki,
Mevlana bile İNSAN’ı sevmedi böyle
Derdim, dermanım, vanilya kokulu aşkım…
Ölüm başım gözüm üstüne sen gül yeter ki..
Bu şiir değil çağlayan, coşmuş sayın EROĞLU. TEBRİKLER..
Bu şiir ile ilgili 164 tane yorum bulunmakta