sen gidince yıldızlar ağladı
bir meczup son umut kırıntılarını topladı...
hayatın güvelenmiş yer sofrasından
ışığı söndü gözbebeklerimin
basmadan farkı kalmadı has ipeklerimin
sen gidince ırmaklar yürüdü kirpiklerime
hafızası boşaldı yapay zekâlı şehrin
tükendi gece lambasının gazı
bir sonbahar hüznüyle attı yüzümün rengi
...ve sürmelendi hayatın kepengi
sen gidince küstü buhûrumeryemler
oğul verdi içimdeki kasvet
yusuf diye inledi karanlık kör kuyular
kulağı sağır etti sükûtun sayhaları
sulara karıştı nil'in züleyhaları
sen gidince kuşlar havalandı tüneklerinden
gözyaşlarına kandı susak topraklar
umarsızca kapandı tünelin iki ucu
bir ömrü sığdırdım tik taklara, an'lara
akrep zehrini boşalttı kadranlara
sen gidince yaprağı kanadı bir gülün
kavruk bir çöl ateşi kül etti çemenzârı
kurudu gamzemde bıraktığın ıslaklığın
çoğaldı camdaki parmak izleri
son katre taşırdı o munis denizleri
sen gidince büyüdü sol yanımdaki boşluk
kör sancısı tuttu şeb-i yeldanın
bir fırtına koptu göğüs kafesimde
kırıldı tutunduğum ince, nahif dallarım
talan oldu kovan kovan ballarım
sen gidince sade bir (g)izin kaldı yürekte
taşlara tutuldu sırça saraylarım
belki sen hiç yoktun ya, heyulaydı ne varsa
koydum gönül soframa acı hüzün aşını
silip attım gönlümden bu dünya telâşını
Kayıt Tarihi : 17.12.2022 22:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!