Peygamber duasının aydınlığında rakseden bir çift göz çaldı ,
kıyak bir meltem gibi esen gençlik zamanlarımı
Ben utanırdım ağır hasarlı tövbelerimle yürümekten,
Sen aşkın nuru ile abdest alırken.
Ayyaş türküler öğretirdim turnalara,
Sen kalemimden kıvrak yürürdün sevdamın tam ortasına,
Eze eze katran karası gözlerimin aşka susamış bakışlarını,
Bir yıldız kayardı avuçlarımıza
Utangaç gükkuşağımız dan hemen sonra ,
Bir eşkıya düşerdi toprağa,
Bayrama hazır çocuklar gibi beklerdim,
ölüm denen şeffaf müjdeyi,
Sen ip atlardın,
ebem turam bir iki üç deyip durdururdun zamanı en muhteşem anda...
Gözlerin gözlerimle buluşurdu,
Yakan topun en can alıcı kısmıydı gözlerimin gözlerine değme telaşı.
Şefkatine muhtaç bir kedi yavrusu gibi bakardım,
Ortada kuyu olurdun geçemezdim yanından,
düşerdim yüreğinin sularına...
Akar giderdi zaman,
Sen giderdin hayırsızın birine...
Ben sonbahar düşsün isterdim yüreğime,
Savrulsun sevda yangınından arta kalan hüznümün pamuk külleri.
Sen giderdin,Hep giderdin...
Ben kalifiyeli şiirler okurdum,
dönüşünde sana fiyakalı bir kaç söz çalmak için
Avuç dolusu fiyakalı aşk sözcükleri biriktirdim hadi gelmeyecekmisin?
tekrar gitmeden önce..
Kayıt Tarihi : 6.8.2020 21:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!