-sen beni keşke hiç sevmemiş olsaydın-
bende kocaman gözlerle deşmemiş olurdum hiç
gökyüzünün karnını
hiç hasar almamış olurdu
ritsosun duvarı ahmet arifin 33 kurşunundan
eğer olmasaydı yannis bir yunanlı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İçtenlikle yazan kalemi ve yüreği kutlarım.Güzel bir sevgi ve sitem şiiri okudum tebrikler..
BÜTÜNÜYLE ÇOK GÜZEL AYRILIĞIN SEVGİNİN ANLATILMASI ANCAK BUKADAR GÜZEL OLUR TEBRİKLER
ah ne güzel olurdu, ne güzel
aliye sos verirmiş gibi o kelime
çok çok güzeldi kutlarım sizi sevgili şair.YUVASIZ KUŞ
Deniz hanım düşünüeseniz inceden inceye yaşıl yada genç insanı yaşatan sevgidir,keşke olmasydı o kelime heralde bizde olmazdık..güzel şiirinizi kutlarım..DENİZ hanım
Ne çok taşlar biriktirmişiz eteklere taşınamayacak kadar çoklar keşke hiç keşkeler olmasaydı ne güzel olurdu hayat. Tebrikler Deniz hanım.
'ah ne güzel gelmezdi aklıma sömürülmüş emek
bir avuç çizgilerini görünce kadın ellerinin
haysiyetli bir duruşu olurdu
fırıncının camekanında ekmeğin
hiç geçmemiş olsaydın sen uncular sokağından '______________
Bir kaç kez okudum. Her mısrasında uzun uzun düşündüm.Keşke dedim ben de, 'zamanı geri çevirme 'sancıları içinde.
Zamanı geri çeviremesek de,bari gelecek zamanlara sahip çıkabilsek. ,ekmeğin de , emeğin de haysiyetli bir duruşu olsa,dedim, dedim de...Umut var mı acep , para için herşeyin göz ardı edildiği aç gözlü dünyada ?
Beğeniyle okudum şiiri, içtenlikle kutluyorum sizi. Kaleminiz daim olsun.Sevgi ve selm ile.
Dünya dönüyor ve eteklerinde bizlerde dönüp duruyoruz. Dönmeyene geçiğ giden zaman. Tüm vefasızlığı tüm acı sözleriyle tüm renkleriyle geçip gidiyor... Her renge buluşacağız böyle dönüp durdukça...
Ve her şiir başka bir renk olacak...Kim bilir..
Bu çok güzel şiirni kutluyorum Deniz.
Sevgiler..
Hayata bu kadar olmazları sığdıra bilseydik eğer, hayat tek düze monotonlaşmış, bir filim gibi akıp giderdi ayaklarımızın altından...
Ritsosun duvarı hasar almasaydı 33 kurşunla Ahmet Arif, Ahmet Arif olmazdı.. Kahpeyi tanımasaydın onun renginin de bir anlamı olmazdı...Vefa bir semt olarak yazılırdı şiirlerde... Hayatı tanımak renklerini görmek, hissetmek hayatın olmazsa olmazıdır... Bunlar olmasaydı mavi değerini, kahpe rengini yitirirdi emin olun...
Çok güzel ve oldukça başarılı bir şiirdi... Kutluyorum Deniz Hanım...++
'ah ne güzel olurdu., ne güzel'
Gene çok güzel sayın şair... Yannis'in Yunanlı olması ne değiştirir ki...
Yaşamın bu kadar dışında olmak cazibesi gösterirken kendini ., bu kadar içinde olmak yaşamın ., olabilmek...
Şiiriniz çok güzel ... İçtenlikle kutluyorum sayın Deniz Ercivan....
Yüreğine tosladım ,kendi kendimi ezdim
Vefanın duvarından ,aşk kurşunu yemezdim
Ben yine ben olurdum ,şimdi keşke demezdim
Hiç geçmemiş olsaydın ,Uncular sokağından ----İbrahim Kurt
Deniz hanım !
Şiiriniz bir içim su gibi ,inan bana çok nefis hele benzetme mısralarına hayran kaldım ,okuyunca dilimden bir dörtlük döküldü kabul buyurun , sizi ve şiirinizi içtenlikle kutlarım saygılar sunarım .
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta