Her mevsimde yüreğimin sesi ve çarpışı aynıdır.
Sen adını koyamadığım
Sessiz dünyamın sesi,
Kurak toprağımın suyu
Birleşmez yollarımın köprüsüydün.
Hasretimin,
Sararıp solmuş duygularımın şairi,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Vedanın sessiz ama acıtan sesi...Kulaklarımızı sağır edecek kadar sessiz belkide..Kutluyorum....
tabiki yaşınız gereği nekadar güzel aşka sahipsiniz ki böyle inci taneleri gibi kelimelerinizden böyle güzel şiir çıkmış kutlarım sevgilerimle sami.
Kutlarım güzel bir eser....tam puan benden
Ama ben,
Hiçbir şeyin olamadım.
Derin bir uçuruma bırakılan
Düştükçe hızlanan bir taş parçasıydım sende
Ve adımlarını yanıltan içindeki gölgendim...
Rukiye Çelik
Göğsünde uyuduğum,
Nefesinde soluduğum
Suyundan yudum yudum içtiğim
Sevda pınarımdın.
Ve çekip giden yüreğim,
Yıldızlarımı saklayan Gökyüzümdün.
YÜREĞİN YÜREĞİMDEN SIZISINI BIRAKIP GİDERKEN ŞİİRİM SEN DE ÖYKÜM SENDE UMUDUM SENDE KALDI AŞK....
PINARIN KIRAÇ DUYGULARIMIN SİHRİYKEN ZAMANIN KOLLARINDA ÇÖL OLDUK SUS OLDUK AŞK....
GÜZELDİ ŞAİRİM GÜZEL....
Rukiye Hanım;
Mükemmel bir şiir 'Sen- Ben ve Yazık'...
Sözcükler yerliyerinde. büyük bir aşkın izleri lirizme kaynak olmuş. Bu şiiri sevdim. sanki kendimi yaşadım bir an...
Üstadım, 'Doyasıya' ve 'Bir bilinmeze yollayın' isimli şiigrlerimi okursanız sevinirim...
selam ve saygılar...
Nafi Çelik
Sen adını koyamadığım
Sessiz dünyamın sesi,
Kurak toprağımın suyu
Birleşmez yollarımın köprüsüydün.
Hasretimin,
Sararıp solmuş duygularımın şairi,
Şarkılarımın bestekarıydın.
Sen bir kaşif, sen bir seyyahtın
Tenime kayan sevda selimdin.
Göğsünde uyuduğum,
Nefesinde soluduğum
Suyundan yudum yudum içtiğim
Sevda pınarımdın.
Ve çekip giden yüreğim,
Yıldızlarımı saklayan Gökyüzümdün.
Sonra;
Evrenim oldun, Güneşim oldun;
Kalbimi çalan ilk aşkım oldun,
Erkeğim oldun,
Yani sen benim her şeyim oldun...
Anlamlı, duygu ve sitem yüklü şiirinizi zevkle okudum. Yüreğinize sağlık. Bayram tadında günler dilerim. Bayramınız kutlu olsun.
Sen adını koyamadığım
Sessiz dünyamın sesi,
Kurak toprağımın suyu
Birleşmez yollarımın köprüsüydün.
Duygu yüklü güzel şiirinizle birlikte bayramınızı kutluyorum. Selamlar, saygılar.
Derin bir uçuruma bırakılan
Düştükçe hızlanan bir taş parçasıydım sende
Değerli şair arkadaşım,
Aşkın hızla bitişini somutlaştırmak için yazdığın bu mısralar ,yürekteki boşluğu, düştüğü noktada hissetirdiği ağırlığı ve ortaya çıkardığı tahribatı; uçurumun kenarında hissedilen korkuyu,telaşı,düşerken hissedilen çaresizliği,düştüğü noktada ortaya çıkan dağılmayı ve acıyı anlatan bu benzetmeniz yine harika olmuş.
Diyebilirim ki son şiirleriniz sayfamda 'Şiir Üzerine Birkaç Söz' başlığı ile ifade ettiğim güzel şiirin özelliklerine tam anlamıyla uygun şiirler.Kutlarım.
Ancak olgunluk şiirleri diyebileceğimiz bu güzel şiirlerinizin hemen hepsi aynı temayı işliyor.
Diyorum ki mükemmel şiir dilini yakalamışken yine eskisi gibi farklı temaları işleseniz...Yine aynı ölçüde güzel şiirler ortaya çıkar mı?
Saygılarımla...
Duygu ve yaşanmışlıklar finalde şiiri ayaga kaldırıyor.Kutlarım
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta