Görürseniz bir yerde,
Yavaş ve zarif bir şekilde akan,
Söğütleri dal dal öperek,
Samur üç belik gibi,
Üç koldan gelen sular,
İyi haberi vereyim:
Edirne'desiniz.
Mevsim baharsa,
Gece ve ay ışığı varsa,
Eğer sen,
Sanki kuzeye doğru,
Bir yay çizerek yürüyorsan,
Köprülerin üzerindesin.
Şataraban modunda,
Bir şarkı dudaklarında,
Çözemeyeceğini düşünüyorsan,
Neden bu itaatsizlik,
Bu yüksek sesli çığlık,
Neden yarı eğilmiş,
Dallar, suyun üzerine?
Hüküm veren böyle hükmetmiş,
Bilmez kimse.
Bir iplik yumağı kalbim,
Sarılırsan ona, gevşemez,
Burada herkes,
Bakar güzele hayran,
İzlerim güzelliğini,
Suya eğilirken,
Sınır vatanı,
Mermer ihtişamıyla.
Tanıdık bir yüz görürsen,
Edirne hükümdarlığından,
Hüzünlü bir demet alev gülüdür,
Parça parça elinden düşen,
Şu anda suyun içinden.
Ve sular;
Dilinde şimşir teolojisinin,
Destan okur,
Okur ve akar.
Yıldırım'da bir evde,
Akan sulardan,
Uçan kuşlardan,
Habersiz,
Yeşil dut yaprağında,
Ölür bir beyaz ipek böceği,
Kozasını ördüğü anda.
Uyanmış, uykuya veda eder gibi,
Dil olmuş konuşmaya,
Çok uzaklarda çiseleyen,
Yağmur gibidir bülbülün sesi,
Bülbül Adası'nda.
Geçer gümüş kanatlı kuşlar,
Aşkla, ay ışığını ikiye bölerek,
Uçtular Kıyık'tan,
Gözden kaçırılmış bahçelerde,
Sallanır kızlar.
Kırmızı erik ağzında,
Yere düşmüş gibi,
Ay ışığında,
Güzeldir kızlar,
Müreffeh ve dört başı mamur,
Mümkündür aşık olmak,
Başlarken yeniden.
Neden yarı eğilmiş,
Dallar, suyun üzerine?
Hüküm veren böyle hükmetmiş.
Söylemek kolay olsaydı,
Eski türküyü,
'Edirne köprüsü taştan,
Sen çıkardın beni baştan'
Sen ayırdın beni,
Anamdan ve kardeşten.
Kayıt Tarihi : 18.12.2023 23:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!