Selvi boylum al yazmalım
Asya konuşuyor
İlyas,
Ben seni eski bir sokak lambasının altında bıraktım sanıyordum,
meğer yüreğimin loş köşesine saklamışım.
Gözlerimin kenarında ince bir çizgi gibi
her sabah yeniden sevmeye başlamışım.
Sen hâlâ rüzgâr gibi mi dolaşıyorsun sokak sokak
Yoksa bir yalnızlık durağında
kalbinin sesine mi rastladın artık
Geceyi dinledin mi hiç,
benim sustuklarımı duyar gibi
İlyas cevap veriyor
Asya,
Ben seni bıraktığım günden beri
hiçbir gökyüzüne ait hissedemedim kendimi.
Yürüdüm hep yere bakarak.
Çünkü başımı kaldırsam,
ya gözlerin sanıp bir çift yıldızla çarpışacaktım
ya da ağzımdan sen dökülecektin sessizce.
Adını anmadan yaşadım, evet.
Suskunluğumda en çok sen konuştun.
Bir çiçeğin susuz kalması gibiydi yokluğun,
ben solarken anladım bunu.
Asya
O zaman neden dönmedin
Neden bir harf bile göndermedin
Ben yıllarca bir mektubun postacısı oldum,
yazılmamış satırlarını ezberledim.
Gözlerimi her kapattığımda,
sen bir kelime gibi düşüyordun gecelerime.
Artık biliyorum İlyas
Bazı vedalar gitmekle olmuyor,
bazı aşklar da yok saymakla ölmüyor.
Sahne böyle düştü yüreğimin avlusuna.
Asya’nın gözleri hâlâ dolu, İlyas geçmişin kuyusunda bir yankı gibi
biraz geçmişin karanlığı
biraz da içsel yüzleşmeyle cebeleşiyordu.
İlyas başladı konuşmaya,
Biliyor musun Asya
Ben en çok sustuğum yerlerde seni duydum.
Bir taş duvarın ardında,
manastırın gölgeli avlusunda,
bir mum alevine bakarken mesela
Senin adını yakmayan hiçbir dua olmadı dilimde.
Ben çocukken bile senin hayaline emanet ederdim kalbimi,
oysa sen gerçeğin kadar sessizdin.
Ve ben ne zaman bir fotoğrafa baksam,
gözlerin hâlâ beni orada bekliyordu.
Ben o çerçevenin dışına hiç çıkamadım Asya.
Asya cevap verir
İlyas
Sen gittiğinden beri,
gökyüzüne her bakışımda
bir kuş kanadına ilişti adın.
Seni en çok
bahçedeki suskun nar ağacında bekledim.
Çünkü bilirsin, nar sabırla büyür,
ve sabırla kırılır.
Affetmek için değil,
anlamak için bekledim.
Kalbim kırılmadı sanma
Ama bazı kırıklar cam gibi değil,
daha çok eski bir aynanın çatlağı gibi
gösterir seni, asla bir bütün gibi değil.
İlyas
Bana neden dönmedin dedin ya
Ben dönmeyi hep düşündüm.
Ya sen eskisi gibi bakmazsan diye korktum.
Ya yüzümdeki yılları,
gözümdeki utancı tanımazsan diye.
Çünkü ben senden değil,
kendimden utanıyordum Asya.
Bir adam, kendine yenilirse
aşkını bile hak etmez gibi geldi bana.
Asya
İlyas
Sen kendine yenilmiş bir adamsan,
ben de suskunluğa yenilmiş bir kadınım.
Biz galiba en çok
birbirimize sarılmadan yaraladık kendimizi.
Bir düşün uyanmayan yerinde,
bir ninninin bitmeyen nakaratında kaldık.
Ve şimdi
yıllar sonra, sadece bir cümlede buluştuk
Keşke zaman affetseydi bizi.
İlyas geceye yürür, Asya sabaha uyanır gibiydiler.
İlyas uzaklaşırken, Asya elleri titreyerek bir defter açtı
belki yıllardır sakladığı bir defterdi kapağında kurumuş bir gül yaprağı vardı
O gece, ilyasa bir mektup yazdı.
Azra Nimet öner
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 23:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
şimdi yılların en derin yerindeyiz İki suskun kalbin, yıllar sonra yeniden aynı sokağa düştüğü o an Ne bir tesadüf, ne de plan. Kaderin nazlı adımı bu sabahın ilk ışığında kavuşan iki yorgun kalp.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!