Tarih! ...
kazansın;
dibinde bakır kepçeler dolaşan,
aylak aylak,
tutanın elinde aymaz,
sahip tanımaz
Öyle mesafeler koyma göğüme,
yağmur zamanı gibi yaklaşsın bulutlarım,
el etek öpmesin yerim göğüm
onurlu zamanların oğulu ve kızı olsun güneş!
Herbiri karakutularıyla düşmüştü oysa,
Bir kadın topografyası tarihin izleğinde,
sınırsız bir dışavurum yüzündeki öfke,
gizliden kanat çırpışları umudun
Bir anne; düşleri bulanık
kadın nihayetinde; yani yenik,
Dulda düşünlerin dingin denizi,
bulanırım! ...
Gözlerim;
eğirmiş zamanları
iki taş arasında.
seyrinde seherler kocattığım ömrüm,
Sokağı;
ağırlığınca,
kuşanıp kambur sırtına,
sinmiş zifir kuytuluğa! ...
Ayaz pörsütmüş ellerini gecenin,
Hükmümüm geçmediği kentlerde,
çıkmaz sokakların serserisiydi öfkem,
darağacına asıldığı gün;
sesiniz boğuldu halatlarda...
Bugün hergünden dik,
Kirli,
ıssız,
ağırdı kaldırımlar;
...sokaklar kadar...
Ne yana salsan bebecik gözlerini,
Gül diken,savruk bir gecede bulanır gözüm,
sarı,yumuk gözlerle bir çocuk ağlar,
bodrum katların titrek alemlerinde,
söz ağlar,ben ağlarım...
Bir katarın ardı sıra gocunur ayaklarım,
Nakış işlenmiş gönlünce,
nükleer santraller dururken eteğinde,
dökmüş taşlarını ne var na yoksa,
bir antik kent daha boğulmasın sulara.
Ben boğuluyorum yanıbaşında,
Sesizliğin rengiydi,bunaldı seherlerde,
binlerce kan gölü gövdeler sergen,
sen; iklimleri tadımsamadan yiten haz,
çocuk tenlerde savrulup,dirilemeden nereye? ..
Nereye akşamüstleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!