Yaşadığın kentin sokaklarını arşınladım
Teninin kokusunu duyarım diye
Yağmur olup üstüne yağmaya geldim
Çölde susuz kalıp solmayasın diye
Nereye sığdırır onca acıyı
Karlar yağarken saçlara akıllanmaz mı insan
Vakitsiz ihtilal dudakları sömürürken
Nasıl susar susarda kemiksiz dil
Korkmadan taptazecik ateşin üzerinde yürürken
tanburun telleri dertli dertli ağıt yakarken bize
biz dertler deryasında yorgun kulaç atarken
nice çınarlar devrilir âb-ı hayatımızda farketmeden
kalbinin derinliklerine sesleniyorum
ben sende huzur sevgi buldum
Sen giderken
Arsız gölgen usul usul
Göğsüme çöreklenir
Engerekli yılan gibi
Bir mezar sessizliğinde
Göz göze değdiğinde
Soğuk bir şubat günüydü
İçimi ısıtmıştı ılık bakışın
İlk selamlaşmayla
İçimde ki buzullar eridi
İçimde atan kalp sen sanmıştım
Takılmak sevgine gri bulutların arasından
Aşmak senin kafdağının zirvesini kanatlarında
Yeşil vadileri seyreylemek gözlerinin elasında
Gelecek baharlara senle el ele görebilmektir
Tek dileğim bir tanem
Cambaz oldu sevgi ipte
Enine boyuna dibe vurdu
Ruhsuz bedenim şu âlemde
Terki diyar ederken seni
Serhoş dilimin ucunda
Birkaç kelime düğümlenirken
Sevgi nedir ben bilirim
Ekeni yok ekileni yok
Hürdür sevgi yürekte
Bütün kapıları açar
İki kelime altı hece
Seni seviyorum
Beynimde dörtnala koşan hayâsız tay
Gözlerimde döküyor bak ölçüsüz günahlar
gözlerin siyahı gözlerime değdiği an
bilmiyorum bana bir haller oldu
saklanıverdi
gözlerimde ki karabutlar
ama
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!