Hangi gözle baksa insan,
Nasıl anlatır içindekileri
Yada bakan ne okur o gözlerde.
Yanyana geldik
Gözün değdi gözüme
Anlatamaz ki gözüm dilimdekileri
Sesin dedim olmadı,
Rengin dedim tutmadı,
Gözlerini anlatacaktım!
Sen sus simdi beni dinle dedi.
Anlatamadım belki,
Belki anlamak istemedi,
Hikaye,önce kaldırımda aynı adımlarda başlar,
Sonra gözler girer işin içine.
Bakışırken dudaklar,
Beyin salgılarından ötürü gerilir,
Yanakların elmaları delirir.
Kısık sesli bir merhabada,
Sen bana geldin diye yıldızlar ağladı pencereme,
Sırf sen bana geldin diye güneş geceye,gece güneşe küstü.
Sen bana geldin diye sarı yapraklı köprü düştü dereye,
Sırf sen bana geldin diye bulutlar yağmurla saklanbaç oynadı.
Sen bana geldin diye deniz kumsala küstü,
Sırf sen bana geldin diye çayla şeker karışmayı kesti.
Bir umudu gömebilirmisin içine?
Bir hayali öldürebilir misin beyninde?
Su gibi berrak görebilir misin ruhunu?
Temiz,saf ve renksiz.
Düşebilir mi papatyalar gözlerinden aşağı?
Yada her gülde,bir çiğ tanesi arar mı yalnızlığın?
Bazen bir rüzgar eser,
Saçlarında hissedersin.
Bazen ayrılık şarkısı olur,
Dilinden düşürmezsin.
Hani yalnızlıkta ışık,karanlıkta ses olur,
Geçmişte hatıra,gelecekte hayal olur hani,
Hayallerim hesabı sana kesiyor.
Şekerli şarap gibi pembeleşti beynim.
Bünyede kan bir yerde toplanıyor,
Ahh o gamzeli belin, ahh o gamzeli belin.
Saksılarda kurudu menekşeler,
Sen hercai.
Bulutlar bıktı ağlamaya,
Bir çiğ üşüten bedenimi,sen
Beni düşüncelere salan,
Beni bekleten,birşey olacakmış gibi,sen
Gözlerimden kustum sana olan aşkımı,
Nefretimi,acizliğimi,
Hastalıklı gecelere.
Yokluğunu zor atlattım zaten,
Yüksek ateş,baş dönmesi,
Göz kızarıklığı,uykusuzluk.
Unutuyoruz bazen;
Aslında aklımızın bir yerinde hatırlatma sesinde.
Zaman çok icraat yok.
Kendimize kızıyor, yaptığımızdan geri kalmıyoruz.
Vazoda kuruyup gitti çiçekler, gözümüzü oya oya.
Çiçekçinin önünden geçiyorum, selam vermeden kaça kaça.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!