sana bu hikayeyi kim anlatmıştı selen
maviliğe avuçlarımı açmış,
bulutların altında tünüyordum o gün.
yağmur duası mırıldanan şıhların arkasında
çaresiz et yığınları olur, onları düşün.
dirseklerime konup kalkan sinekler,
uzun kuyruklu atlar,
sis kümeleri,
macaristan sınırı
ve ağızlarında
sinek vızıldıyormuş gibi konuşan slavlar.
camdan bakınca küçülen şehir,
büyüyen gözbebeklerimiz
işte,
uçuyoruz kalbim,
selam dur yeryüzüne.
ardımızda
üzerine anarşi tozu serpilmiş birtakım sesler,
yaşasın saçını toplamayan bütün hostesler.
sana bu kavgayı kim anlatmıştı selen
yelkeni yıkılmış ahşap bir gemi düşün
kaderi fırtınasız okyanusun elinde
ve tebdil’i mekanda kedilerle fareler.
dağılmanın arefesinde imparatorluklar düşün
darağaçlarında kardeşlerimizin
pastel rengi düşleri,
kalemi kırılmış hayaller,
bölük pörçük bohem kırıntıları
ve ucuz bir ütopya ihtimalinde çürüyen cesetler.
bir ölüyü mutlulukla kandıramazsın selen.
sana bu sevdayı kim anlatmıştı selen
şehrin dışında, ıssız yerlerde
terk edilmiş benzin istasyonları olur, onu düşün.
gökyüzüne bakamamaktan kamburu çıkan adamları,
intihar notunda bile
kimseyi suçlamayacak kadar
derin, sessiz ve yalnız o adamları düşün.
bir masal, bir kadın,
binlerce cüce
ve simsiyah atın üzerinde devrik bir prens.
her yangın ardında kül bırakır,
fakat
her külden bir zümrüdüanka doğmaz selen.
sana bu yalnızlığı kim anlatmıştı selen
kaparım avuçlarımı maviliğe,
çekilirim bulutların altından.
işte, düşüyoruz kalbim, merhaba de yeryüzüne.
perde perde söner eteğinin ucunda ebemkuşağı
alacakaranlıkta ateşböcekleri uyanır ve baykuşlar.
sana bu kederi nasıl tarif edebilir yaşayan lisanlar.
hani kimsenin bilmediği dingin şarkılar olur,
sular soğuk ve duru,
sular sigara dumanı gibi yorgundur.
insan istifidir; kan, ter ve barut kokusu
gürültülü başlayan isyanlar sükûnla son bulur.
hayat, poyraz tutumunda eskiyen bir güldür selen
Mustafa Seyfi 2Kayıt Tarihi : 11.9.2025 12:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.