Binmişsen acıyla dolu bir vagona
gelir gerisi
çekersin raylar boyunca
ve garlar ıssızdır
soğuktur
uzak diyarlardan duydun mu seslerini
hep isteyipte okuyamayan gözlerini
bebek ninnileri söyler durur
susturulan konuşmayan dilleri...
hani aşk şarkıları söylermiş balıkçılar balık kızlarına
hani balık kızlar duymaz duymazmış ya
hani her balıkçı kahvesinde her balıkçı
oturup rakı içerken ve hepsi beraberken
ve hep yalnızken hüzünlerle birleşirlermiş ya
hani her balıkçı
ufacık bir kuşken gökyüzünde
ırmakların sesini dinlerdim
ürperirdim sessizce duyulan
ayak seslerinden
kanadımı kırmışlarcasına ağırlaştım yine
senin kokun var
yastıkta yorganda
ve hızlıca çekiyorum nefesimi sana hapsoldum
baktım ki sen çoktan hapsolmuşsun bana
mahkum olmuşuz senle aşka
Ağzının içini öpeyim
ağzının içi şarap kokan sevgili
kırmızı entariler giymiş dudakların
kırmızıya vurgun muydum
senden seni görmeden önce
ağzının içini öpeyim ağzının içi şarap kokan sevgili
şarap gibi kırmızıydı dudakların
ve ben onları kaç kez öptüm
sözlerin bıçak gibi keserdi hüznümü
ve ben o sözlerle kaç kere bölündüm
umudun-ma yoldu sözlerin
ve ben hep o yollarda koştum
Güneş batar
yıldız gelir
iki sevgili yatakta sevişir
Güneş batar
yıldız gelir
giderken getirdiğn
sonsuz kere ölümlü şeyler hala
parmaklarımın uçlarında.....
gözyaşlarınla ıslanmış simidin
ve
beni hüzünlendiren şarkılar söylüyor çocuk
askeri yeşil boğazlı kazağı
dar karanlık koridorun sonunda
elinde gitarı
ve kumral saçları dökülmüş alnına
arada sırada bağırıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!