analar emzirirken sevdayı
memeleri çatlaktı.
gözyaşları düşerken
pembe yüz gülerdi.
acı ve sevinçin dansı
biri için ilkti.
daha yeni çıkmıştı yola
seslendi meydanlar
barut kokusu bastırmıştı karanfil kokusunu
gizemi yoktur ölümün
son kez kapanır perde.
sokağımda çocuk sesleri
tutuşur çiğerimin köşesi
güzler geçti uygun adımla
krizantemlere çiğ düştü.
ağanın cebinde köstekli saat
iki kere doğruyu gösterdi günde
yetmedi.
halıları parlaktı ticaretin
kaydı makosen ayakkabı
el aradı tuttunmak için
güvendiği dağlar karlı.
gökyüzünden mekanı küçüktü siyasetin
kaf dağına çıktı sermaye
el salladı
hadi gel buraya
pınarlar soğuk aktı
süt vermez oldu karakız
makinelerde tırstı kâr hırsından
kentlerin varoşlarından yıldız kaydı
bir alın teri daha düştü
mürekkebi kurumadan yarıştı tamimler
mısır patlağı bürolar dizim dizim
alt yapılar keseden geçti
geldi binbir naz ile sıcak para
türkü söyleyerek aradı eşşeğimi
dolu dizgindi ritüeller
babı-Âli de değişimde değişti
plaza camları aynalı
oyuncu transferleri el yakıyor
impresyonist reklamlar
kör taraftarın gözüne girmeli
anfilerin ak saçlıları
altmışsekiz yetmişe
yetmişsekiz seksene
giderken düşünemediler
bir kere doğar gün
bin kere batar gün.
andın yorgun sesi
ışıklara seslendi.
tülünü çekmiş gün
yalnızız.
dayan dizlerim dayan.
(eskişehir- ocak 2006)
Mehmet ÖzsanKayıt Tarihi : 5.4.2010 04:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selamlar.
bir kere doğar gün
bin kere batar gün. ''
Sevgili Özsan, mutlulukla okudum şiirinizi. İçinde davaların, yaşanmışlıkların süreçleştiği bir dönemin nostaljisini çağrıştırdınız.
'
andın yorgun sesi
ışıklara seslendi.
tülünü çekmiş gün
yalnızız.
dayan dizlerim dayan. '
Malesef...
Mutlulukla.
TÜM YORUMLAR (4)