hala yoksun
bir fırtına koptuğu zaman içimde
sinsi bir gölgeye dönen kentin sokaklarından
kaç kere geçtiğimi bir bilsen
buz tutmuş cama yapışan kar tanelerine bakarken
ocak alevinden kaçmış kıvılcım gibi
kanat çırpan kuşların
belki kanadında saklı senden eksik kalan parça
ya da bir güneş ziyasında
güneşin battığı saatlerde
behemehal ihtimaller çok uzaklarda
kendime sakladım ışıkların söneceği en son saati
yağmur damlaları buz tutar
birazdan
evler uyutunca içlerindekini
ayrılık var
ne zaman, ne şekilde, ne yerde
telaşa düşmeden
korkularla yanmadan
vakit geçince
boşluklara sığınmanın serinliği benimkisi
yağmur başlayınca yani
rüzgar vurunca nefesime
şimdi mendireksizim ve öyle sakin
kasırgaları içine saklamış
bir ayrılık fotoğrafına ancak bu kadar sığar hüzün
üzerinden onca yıl geçtiği halde
kör topal yaşamdan öylesine kopuk
bazen telaş
kimi kaprisler
kaybedilen renkleri aramak kalıyor geriye
kar üzerine gül desenli resimler çizebilmek için
kelimeler sus
gece sus
açık pencereden içeri dolarken
şehrin yağmur kokulu bütün ışıkları
üfleyip püfleyerek
hızlandırıyor ısınmasını senden mevsimlerin
dallar kuruyup yapraklar düşüyor
goncası solup çiçekler düşüyor
bir sonbahar havası
bir çiçek kokusu
bir kuş cıvıltısı
seni unutturan
adını bilmediğim bir şey var yüreğimde
elimde fırından yeni çıkmış bir simit
kaybetmeden
bulamayacaksın izimi
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 4.7.2021 16:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!