Şehrin Ortasında Minübüs Kasasında Boğulmak

Şehrin Ortasında Minübüs Kasasında Boğulmak

Türkiye’nin Mega Kenti, İstanbul.
Taşına, toprağına altın denmiş,
Nimeti de, külfeti de berabermiş.
Bu sebeple olsa gerek,
81 İl’i bağrına basıp,
Misafir eylemiş. Ama,
Bazen bir deprem,
Bazen bir patlama,
Bazen de sel felaketi,
Rahat bırakmamış,
Bu güzel memleketi…
*
İşte bir afette,
8 Eylül’de geldi.
Yetkililere göre,
Yüzyılın en ağır felaketiydi.
Yağmur, öyle bir yağdı ki,
Her taraf denize döndü.
Bunu anladık. Fakat,
Bir minibüsün kasasında
Yedi tane bayan işçi öldü.
Hem de, Koca şehrin göbeğinde,
Göz, göre göre…
Televizyonlardan izledik…
Her birinin ayrı, ayrı
Hayat hikayesi var.
Ama ortak nokta,
7’side eve ekmek parası arar.
Her sabah işe gitmek için,
Servis aracı yerine,
Minibüs kasasına dolar.
Fakat hiç kimsenin sesi çıkmaz.
Çünkü, böyle olmaz diye itiraz edilse,
Devlet baba değil ki, özel sektör,
Zaten ekmek aslanın midesinde,
Sırada kaç kişi var,
Seninde işine gelirse…
Yoksa edilirsin el ense…
*
Uzun lafın kısası,
Göz göre göre 7 işçi gitti.
Taşı toprağı altın İstanbul,
Artık onlar için bitti.
Hem de geride gözü yaşlı,
Ana, baba, evlat, kardeş bırakarak…
*
Bu ilk değil, sonda olmayacak,
Toplumda genel kanı şu ki;
Bu afette, biraz gündem de kalıp,
Sonra diğerleri gibi unutulacak.
Devam eden davalara,
Yorum olmaz derler.
Bekleyelim görelim
Büyüklerimiz neyler…
Neticeyi kelam,
Yazıktır, günahtır,
Bir daha ihmal olmasın.
İnsanlar, bir ekmek parası
Kazanayım derken, göz göre
Bir avuç suda, boğulmasın…!
Bir avuç suda, boğulmasın…!

Mahir Odabaşı
Kayıt Tarihi : 1.6.2010 16:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Televizyonda haberleri izlerken kaleme alınmış olup; tekrarının yaşanmaması temennisiyle....

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
Mahir Odabaşı