Küçük odamda
tahta ranzamda
kıvrılmış yatıyorum;
ana rahmindeki gibi.
Şehrin köpek hırıltıları
geliyor çok uzaklardan.
ve ben bu kadar,
keşmekeş halimin ortasında,
sevdalandığım zamanları hatırlıyorum;
pişman olaraktan.
..............
Aynaya bakmaya korkmuyorum,
olmadığımı görmekte
sevindiriyor her nedense beni.
Sakallarımın arasında kayboluyor
kirli tırnaklı ellerim.
...................
Ve sokak lambaları boşuna
kafa patlatıyor benimle,
hepsi birer birer vadesini dolduruyor,
ve anlıyorum;
soğumaya hazır
kızgın cam kırıklarından teşekkül,
bir daha hiç iflâh olmayacak,
ışıksız,
ne idüğü belirsiz,
karanlık ve çözümsüz,
sevda kırıklarıyla dolu bu şehrin sokakları.
...............
Ve yine anlıyorum
çoktan bir devrim başlamış,
bir devrin bitme zamanına
denk gelmiş
nasıl gelmişse
yeni bir devrin başlangıçı
doğal olaraktan.
..................
İnce hesaplar üzerine kurulu
sevda ve kazanç ihtimalleriyle besleniyor,
bu şehrin köpek hırıltıları.
.................
Ne desen boş! ! ! ! ! !
................
Ve gün geçtikçe çoğalıyor;
eline ayna almaktan korkan,
küçük odalara
ve tahta ranzalara mahkum
kaybolmaya mecbur insanlar;
ve gariptir,
kaybolmaya razı olan bu insanlar,
kavga etmekten korkuyorlar!
ve gariptir,
bende aynen onlar gibiyim;
her ay aidat yatırıyorum
bu edilgen koloninin banka hesabına,
açıklama kısmına
'bezginliğime istinaden' diye
not düşürüyorum.
Kayıt Tarihi : 13.4.2007 14:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!