Gecenin en sonunda başlar bu şehir
Sessiz sokaklarını serinliğiyle
Sensizlik üstüme yılan gibi gelir
Yapraklar kapılır hafifçe esen yele
Sokak lambasından yayılan sakin hüzün
Sokak kedisinin düşünde bir yumak olur
Karanlık mezarıdır sokaklarda gündüzün
En tatlı şey hülyalar içinde uyumak uyumak olur
Tren istasyonunda ağaçlar ve yeşil
Karanlığa gömülmüştür ayrılığa giden yol
Geceleri sokaklar terk edilmiş ve sefil
Sisler içinde yatar ayrılıkta biten yol
Rüzgar portakal çiçeğinin kokusunu getirir
Rüzgar bir tüydür ellerimden kayıp giden
Hep seni üfürür ciğerlerime şehir
Nefesin rüzgar olur bana gelirken
Geceyarısı olur ve yağmur başlar
Bilirim senin de uyanık olduğunu
Camlara çarpan damlalar yavaşlar
Hissederim yağmura ruhunun dolduğunu
Pencerenin ardından arabalar gelir geçer
Işıktan bir nehir gibi gürültüyle akar şehir
En güzel olanları hep kendine seçer
Geri kalanların ancak kalbini yakar şehir
Şehrin kalbi sensin kalbimde çarpan
Bırak hayat ellerinden uçup gitsin
Ne ölüm kalır gözümde ne kanlı tırpan
Yeter ki ölüme yalvartan ayrılık bitsin
Kaldırımlar gölgesinde yeşeren otlar
Kaldırımlar dibinde son bulur ancak
Binalar arasında geçer hayatlar
Ölülere aşinadır yalnızca toprak
Aşk boy verir şehirde her gece
Ve beyaz lale ihtişamıyla açar
Sokaklar kendi halinde uyur sessizce
Gezinir durur bir adam sabaha kadar
Herkes uyur gecede uyanır binalar
Zaman durur gecede uyanır şehir
Bir köpek azraile yalvarır ağlar
Ve başlar tadına doyulmaz bir seyir
Hayalin yürür gelir yolun sonondan
Kaybolur birden aydınlığa çıkınca
Ellerimde kordan bir şehirdir yanan
Sen diye çaresiz karanlığa bakınca
Yağmurlar gelir senin arkandan
Yağmurlar dökülür saçlarından yerlere
Şehir denen efsane koskoca bir yalan
Herşey dağılır gider sensin tek efsane
Her nefeste heyecan dolar içime
Hayat en güzel şarkının ezgisindedir
Önce yaşam sunulur biçilen çime
Ölümse kalemin son çizgisindedir
Soğuk asfaltı ıslatan yağmur
Biraz daha üşütşr yavru serçeyi
Sıcak yatağımda birikir huzur
Unutturur tüm yalan ve gerçeği
Bir gün dokundursan ellerini ellerime
Elerinden akacak aklbimden fışkıran kan
Bakan donup kalacak böyle bir resime
Bu şehri de yakacak benim içimi yakan
Denizin derdi nedir ki dağlara aşık
Bir gül atsam suyuna ne olur sanki
Batıyor ilerde kırık bir kayık
Ama benden dertli olamaz inan ki
Bu şehir beni boğuyor kaçıp kurtulsam
Gitsem uzaklara bırakıp herşeyimi
Bu şehir senle öldürür beni her akşam
Ve yine dönüp bulurum eski yerimi
Geceleri sokaklardan akar bir nehir
İnsanlar uyur ve görmez kimseler
Bir başka dünya olup çıkar bu şehir
Ve nehrin suyunda altın kaseler
Öylece çıkıp gelsen bana bir akşam
Yıldızlar dökülse bastığın yerlere
Zamanın ellerine kendimi bıraksam
Beni sana getirir mi bu küçük dere
Yaşasak da betonların soğuk gölgesinde
Kalsak da bir başımıza çaresiz yapayalnız
Bir gece göyüzünün en güzel köşesinde
Çoktan eriyip de birleşmiş ruhlarımız
Kayıt Tarihi : 23.3.2008 13:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!