seni yaşamadan ölmeyeceğim
aşka özgü zakkum bahçelerinde
gene acılara kalıyorum ben
deniz ölesiye yakın ayaklarıma
ey ülkemin pusatsız kahramanları
erzurum garında, banklar üstünde
sükut-u hayale uğrayan kalbim
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
hocam çok güzel şiirler, size bu satırları yazdıran neydi?
tebrikler.. yüreğine sağlık.
kaldı ki.. neyi nasıl tüketeceğimizi.. biz belirliyemiyoruz..
bizim adımıza rençber karpuzunun olgunlaştığına karar verdiği anda tezgaha koyuyor.. çok beklerse içi geçecek.. az er olursa kelek çıkabilir..
ben bu filmi rüyam da seyretmiştim çok hoştu çok deme gibi lüksümüz yok maalesef.. yapımcı bizim adımıza bir eser yazıyor veya okuyor beğenirse.. filme aktarmaya karar verip rolü hakkı ile vereceğini var saydığı kişileri oynatıp filmi hazırlıyor.. o anda senin ihtiyacın önemli.. korku filmimi.. dedektifmi bilim kurgumu aşkmı komedi drammı dini içeriklimi olsun.. diyelim ağır başlı film izleme istedin.. bakarsın afişe.. filmin adına.. kepçe kulaklı yarim gibi ad varsa izlemez.. dialektik materyalizm yada maddeci dialektiğin iz düşümsel saptırımları başlıklı filme yönlenirsin.. buraya kadar rasyonal mantık sezgiye dayalı.. izlemeye başladığın an itibarı deneme yanılma metodu.. hoşuna gider gitmez o ayrı..
eğer vakit kaybın var.. maddi hasarın var.. polyannacılık oynar kendini avutursun iyiydi iyi dersin.. açlık durumunda önemli karnın tok iken en iyi yemek sevmez açken yavan ekmeğin kokusu sarhoş eder.. kötü bir filimdir ama.. senin anlıyacağın basit dil ile sığ filmi verir cüneyt dünyayı kurtarır alkışlarsın.. kültür durumuna göre etkiler değişik yani..
sonra bu o şarkıcı çok kötü demek değil.. düşük maliyetle üretim yapıp zamandan orkestradan kazanır iki iyi şarkıdan sonra a yüzüne altı kötü b yüzüne bir iyi yedi kötü şarkı koyabilirsin.. bu tamamen sanatçı iradesin de.. haa şu da var.. geçmişte.. köşesini okuduğun gasteci ne yedi ne içti onu yazar yazarım der geçinir sığ biridir ama çok tirajlı yerde nam salar.. kendini yutturabilir.. günümüzde reklam çok kişiyi allayıp pullayıp adam sınıfına sokabiliyor.. haa bu demek değil ki o bu gün kötü niteliksiz eser veriyor.. ne alaka yarın uzmanlaşır çok iyi börek açabilir.. biraz da.. okurun neyi aradığını tam bilememesi.. özde kimsenin hayatı beni ırgalamaz demesine karşın magazin porogramı takipcisi olması.. koyu bir taraftarken naif bir ruhu oluşu şiire ilgi duyması hep tezatlık arası gidip gelme bocalama kaos ortamında.. şairler hür iradeleri ile.. çikolatalarını.. parlak altın sarısı jelatinlere sarar.. güzel paketler ise.. en azından tüketim adayı.. onun için de çok hoş pralin parçacıkları olabileceği umudu taşır.. bu bu çok güzel.. çünkü edebiyatın her akımı lap diye realizm katı gerçekçilik önünde fren yapmadı.. romantizmi de soktu arka bahçeye romanlara özgü dünya tasarlayıp yanına çekti.. tüketici iflah olmaz bir beğenmeme aygıtıdır.. tu kaka etti onu sen bana gerçeğin üstünde bir şey ver dedi.. sürrealite de kendine taraftar buldu.. konu insan olunca girdaplar labirentler.. içinden çıkılmaz odalar sisli perdeli bulanık dekorlar.. bunlar kötümü yok mcanım daha neler.. çok güzel çok.. nefsimize hadi git diyemediğimiz süreçte.. üretici gel vatandaş.. bugün vücudumun en önemli parçasını kesiyorum gel ücret almıyacam ayağın alışsın desin.. gözlerimizi alamayız efendim.. yemek yerken çorbayı hep açık televizyon yüzünden dökeriz üstümüze.. peçete çok güzel.. çok.. her yorum sonrası acaba ne yanıt verilecek diye içimiz kıpreşir.. yeni bir şeyleri ortaya çıkmadan tüketmeye.. ortaya çıkınca da olmamış yorum mu bu diye beğenmemeye.. yahut.. ne demek efendim ben çok teşekkür ederim iltifatınız için şekli tağuşamaya porogramlanmışız.. atalarımız bunu aslan dersen sevinir vecizesi ile.. ifade etmiş uygun görmüş ben bunu sevmedim bu atasözü değişsin deme gibi lüksümüz yok malesef.. led spot aydınlatmalarımız var ışıl ışıl.. güle güle oturunuz efendim evlerinizde aydınlık yarınlar.. aspavalar dilerim efendim.. hörmet ve saygılarım ile..
şiir bulutlar sinsilesi ise, bu bulut mavi bir sır bırakmış
şairin dudaklarına...hüznünün altında sakladığı sevinci gördüm..
Bu şiir bir melankoli şiiri diye düşünüyorum. Şehrin ışıklı cafcaflı gösterişli haliyle şairin yalnızlığı kendi kendine konuşması tezadı üzerine kurulmuş şiir. Tarihi, coğrafyası, insanı vs. mekan olarak Erzurum da iyi bir seçim.Dahası tren garları ayrılığın ve hüznün sembolü olagelmiştir hep.
Oldukça uzun ve güzel imgelerle bezeli iyi bir şairin güzel bir şiiri. Keyfiyete bağlı olarak her türlü yoruma açık bir şiir. Dertleşecek birilerini bulamayan bir insanın parklarda, banklarda oturarak kendi kendiyle halleşmesi havası var şiirde.
Şairin kendi hayal dünyasında yarattığı kısmen masalsı bir hava ve ölçüyü fazla taşmamış bir abartı var şiirde.Belki bundan mütevellit kimimize kuru ve inandırıcılıktan yoksun gelebilir.Ancak şiiri illa çözmek ve her imgenin altında yatan bilgiye ulaşmak arzusu yadsımamakla birlikte okurun kendisini şiirdeki ahnege kaptırıp keyif almasının daha hoş olacağı kanısındayım. Şiir biraz da uzun ahenkli bir musiki gibi.
Ben sevdim şiiri. Birkaç kez de sabırla okudum tadına varabilmek için.
Saygılarımla
sayın Şahmeran Yılmaz;
ileti pencereniz kapalı olduğu için buradan yazmak zorunda kaldım;özür dilerim. yani ben de Bolulu'yum ve sizi tanıma fırsatım olur mu acaba diye düşündüm.özelime telinizi yazarsanız sevinirim.
saygılarımla..
'yolar beni esarete çekiyor'
dizedeki 'yolar' yollar olmalı bence.
sevgili Hasan Buldu;
buraya yorum düş diyen olmadığı gibi,yorum yazanların şiirleri asılsın gibi bir hak da olamaz diye düşünüyorum.kaldı ki,onca tanınmış şairin şiiri dururken,sıra falan gelmez yorumcu dostların şiirine,merak etmeyin:)))))
size saygılar ve sevgiler sunuyorum...
ve günün şiiri konusunda bir tesbit de ben yapmak istiyorum izninizle.
şiiri bir kaç kere okudum ve yumdum gözlerimi...hiç bir şey kalmamış aklımda:))demek ki dedim,beni vurmamış bu şiir...yani kuru bir anlatımı var bence şiirin...belki de duygu çölümün şiire denk gelmemesinden oluşan bir durumdur bu,bilmiyorum.
neyse!..
Bu sayfadan değerli şair ve yorumcu arkadaşları kendi haddini bilkmeyen arkadaşlar, hepsinin uzaklaşmasına sebep odular. Ben dahi arada sırada uğrar oldum. Gerekirse hiç bir zaman uğramayabilirim de. lütfen, seçici Kurul ve antoloji yöneticileri, Yorumcularımıza sahip çıkalım. Eğer eski yorumcu arkadaşlarımız bugün olsalardı, Günün Şiiri, yorumları ve okunuşları Muazzam bir şek,lde artacaktı. Bu ne demek? reklamlarında artması demek. Sayın yöneticiler, Günün Şiiri'n yapılan yorumların şairlerini de dikkate alın ve bu arkadaşlarımızın şiirlerini de günün şiiri seçin. Bu sadece benim bir önerim. Arkadaş tavsiyelerinden lütfen vaz geçin.
Saygı veevgilerimle.
valla ben de pek emin değilim kime yazıldığından.. aşk sözcüğü geçiyor ama orta da bir dişilden ellerini tutmaktan göz göze gelmekten saçı kaşından bahsedilmediğine göre.. sevgiliye yazılmış bir şiir değil..
ben merkezinde dolaşıyor ekseriyetle şair bir iç hesaplaşma ağırlığına bakılırsa.. ancak kendi kendine öz eleştiri denilmesi de kabil değil.. arab naci beyin söylediği gibi tanrı ile bir dertlşme ben bir türlü yakın olamadım sana gibi bir anlam çıkarma da imkan dahilinde değil.. çünkü efsane olarak görülen el altı kitabı olarak ıııh cık cık.. kesinlikle değil.. heee.. bana kalırsa okura iç dünyasını o anki gözlemlerini yansıtmaya çalışıyor.. ifadeler ağırlıklı olarak muğlak olsalar bile anladığımız kadarı ile.. yaşamadan ölmek istemediği hayat olmalı.. çünkü zakkum gibi zehirli bir şeye benzettiği aşkı tarif edebiliyorsa yaşamıştır.. ama hayat ölmedikten sonra yaşanmaz.. bazı resimler var üç boyutlu şaşı şaşır bakınca içini görebiliyorsun.. bu öyle değil ben beş kez okudum kafam almadı.. yolar dediği yollar olmalı eğer yanılmadı ise yanılgı diyor çünkü intihar gibi gördüğü o yol sonunda ölüm olabilir.. bu nedenle bankta oturmayı tercih ediyor.. daha doğrusu yaşamak istiyor.. çünkü geriye dönmek istemiyor.. omuzunda vücudunda çıban çıban ağrılar ona haz veriyor.. garda niye durur insan evet karayolu değil demiryolu ile gidilecek.. demiryolu seyahatleri gar tren insana hasret ayrılık geçmiş çağrıştırır insan hep şiir yazma ister hüzün verir buda öyle olmuş.. hüzünlü çok güzel çalışma yüreğine sağlık şairin kalemi daim olsun ben çok sevdim.. insanın belirli yere gelmiş bir şairi eleştirmesi için aklından zoru olması gerekir.. kimse bu yanılgıya düşmez.. herkes iyi diyor ise iyidir o şiir.. beğenmiyen varsa sadece beğenmemiştir.. o şiiri onun beğenmemesi kötü yapmaz.. bu şiir bir belgesel olarak sinemaya aktarılsa çok güzel belgesel olur.. bunun bir örneği fahriye ablada izledik.. yeşilçam yıllarca edebiyatımızdan beslendi.. fakir ve garip emrah acı çocuğu oldu.. zavallı ömercik sezercik acı çektiler.. o yoksul kız araba çarptı kötürüm kaldı.. fakat ikinci çarpmada iyileşti mutlu sonla bitti film.. bizde mutlu olduk.. bu bu çok güzel.. ancak mutlu insanlar içinde bile yalnız kalakalması şairin dünyayı başa zindan gibi görmesi bir nebze finalde bizi mutsuz etsede.. sıradışı farklı olması münasebeti.. enfes şiir olmuş bence.. ancak arada bir de olsa yeldeğirmenleri ile savaşacak çatlak ses olmasını eleştirip yermesini çok isterdim.. hep övgü düzünce tadı çıkmıyor.. burada okuru elştirmiş gibi oldum.. normal olanı da bu herhal de oysa şairler kusursuzdurlar öyle değilmi yanılıyormuyum.. bilmiyorum.. kafamdan öyle geçti saldım sizi de rahatsız ettim özür dilerim.. şaire kocaman alkış burdan.. akıcı manidar.. heee..
Naci bey kardeşim,son zamanlarda moda haline geldi;''Ben aslında mecazi aşk'a değil de ilahi aşka yazıyorum eserlerimi''
Şimdi kaç yıldır edebiyatın içindeyiz,tasavvuf şiirleri ile aşk şiirlerini ayırt edemeyecek kadar da geri değiliz.
Bazı şairler medeni durumu uygun olmadığından aşk şiirlerini herkesin anlayacağı türden ifşâ etmemeğe çalışırlar ve araya bir bir kaç tasavvufi cümle serpiştirirler,hani olur da biri derse,''ya hu sen evli-barklı adamsın bu yaşa gelmişin aşk-meşk şiirleriyle ne işin var''gibi sorulara yanıt vermek maksadıyla bu şekilde yazmayı uygun görürler.
Ya hayat arkadaşı yazmaya izin veriyor mu?Tabii o da ayrı bir dert...
'koltuğumda efsaneler kitabı kafdağından nergis devşiriyorum''
Biz hemen düşünecek miyiz ki,şair Kur'anı Kerim'den bahsediyor.
Öyle algılamamızı istiyor,ben öyle algılamıyorum.
Bu şiir bana göre kesinlikle tasavvuf şiiri değil,bal gibi aşk şiiridir.
Üstadın diğer şiirlerini de çok önceden okumuştum.Bir tek naat- şerif şiiri kendini belli ediyor.
Baha Öz top'un sözlerinin bir kısmına ben de katılıyorum.Fakat,insan kişiliğini ne kadar gizlerse gizlesin yazdığı eserler ele veriyor.
Şiirin içine girmek lazım,düşünmek lazım.
Bu şiir ile ilgili 39 tane yorum bulunmakta