Bir gariban nine,
Ağlıyor yaşlı gözlerle,
Toprağı sıcak bir mezar başında.
Dilinde yanık ağıtlar,
Bir oğlu varmış yirmi yaşında.
Adı Seyit;
Koç gibi bir delikanlı, yiğit mi yiğit.
Daha yeni sözlenmiş,
Davul zurnayla gitmiş
Peygamber ocağına,
Ve bir hasret sabahında,
Al bayrağa sarılı dönmüş,
Yiğidim baba bucağına.
Bir yiğit ki ne yiğit.
Vuramamışlar delikanlıca,
Çıkamamışlar mertçe yoluna namertler.
Bir pusuya düşmüş,
Bir pusuda yükselmiş,
Şehitlerin katına.
Şehit olmuş, dağ olmuş,
Dağlar utanmış, dağlar ufalmış
Şehidimin nuruyla....
Yıldızlar titriyor bu gece,
Üç beş kurşun dolaşıyor,
Kahpece ve sessizce.
Ve bir yiğit vurulmuş yatıyor.
Üç kalleş kurşun yemiş, üç soysuz kahpeden.
“Ya Rab! Bir hilal uğruna yine bin güneş batıyor. “
Sen bu yüce milletin şanlı, yiğit Mehmet’i,
Sen Elif Anam’ın Oğuz’dan emaneti.
Yine doğdun güneş gibi kanlı dağlar ardında.
Güle güle git
Mehmetler bekler seni,
O şehadet katında.
Kayıt Tarihi : 5.2.2002 19:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!