Şehadet Mührü Şiiri - Güven Küçük

Güven Küçük
51

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Şehadet Mührü

​Bir Temmuz sıcağında, otuz kurşunla yazıldı en başta o şanlı destan,
Ömer’di adı; Niğde’nin bağrından koptu, bir nur gibi doğdu o zifiri karanlıktan.
Komutanın emri namustur dedi, bir an bile tereddüt etmedi yürüdüğü yoldan,
Alnından öptü şehadeti, vazgeçti o gece hem nazlı canından hem de yardan.
O ilk kurşun ki, bir milletin kaderini çevirdi en baştan, o uykulu zamandan,
Şimdi her bir taşta, her bir toprakta Ömer’in izi var, o mübarek kandan.
Vatan sağ olsun nidası yankılanır hala, semalarda yükselen o büyük sesten,
Onun vakur duruşudur Türk’e miras kalan, o en mukaddes ve son nefesten.

​Maçka’nın dumanlı dağlarında, henüz on beşinde bir fidan boy verirdi,
Eren’di o; yüreği dağlardan büyük, bakışı pusuları bir bakışta eritirdi.
"İyi ki varsın" cümlesi asılı kaldı yamaçlarda, rüzgârla her gün esip durdu,
Çocuk yaşta o masum bedenini, vatan uğruna göğsünden bir hain kurşun vurdu.
Bir lokma ekmek gibi azizdi vatan onun için, ömrünü bu uğurda feda etmişti,
Şimdi yaylaların o taze çiçeğidir Eren, şehadet şerbetini en saf haliyle içmişti.
Unutulmaz o çocuk bakışı, o masum gülüşü kazındı milletin o yorgun kalbine,
Onunla yeşerir yeniden bu toprak, onunla dua düşer her Türk evladının diline.

​İzmir’in kalbinde bir fırtına koptu ansızın, Fethi Sekin kükredi o kanlı pusuda,
Tek başına siper oldu feryatlara, devleşen cesaretiyle durdu tam o kalleş tezgahta.
Bir orduya bedeldi o yiğit polis, canı pahasına engelledi o büyük faciayı,
Mermisi biterken bile koştu ölüme, dar etti o hainlere bu koca dünyayı.
Geriye dönmeyi hiç düşünmedi aslan, Elazığ’ın yiğit oğlu mühürledi o ovayı,
Şimdi adaletin bekçisidir ruhu, bir efsane gibi süsler her bir sokağı ve yuvayı.
Onunla gurur duyar her bir vatan evladı, adı kazındı mermere ve sonsuz göğe,
Fethi’nin o son kurşunudur can katan, bu kadim milletteki o bitmez ve diri öze.

​Gül yüzlü bir öğretmen, Aybüke’ydi o; türküsü yarım kaldı Kozluk’un tozlu yolunda,
"Beni öldürende yoktur din iman" dedi, şehadet tacıyla yürüdü şeref kolunda.
Maçka’da Eren, Batman’da Aybüke; al bayrağın gölgesine serildi gencecik naaşı,
Kalemi çiçek açacaktı oysa çocukların elinde, şimdi her bir mısrada dökülür gözyaşı.
Necmettin öğretmenim de düştü toprağa, Tunceli’nin o hırçın sularında kaldı ak naaşı,
Henüz yirmi üçünde bir ışık gibi söndü, lakin sönmedi vatanın o hür güneşi.
İlim yolunda can veren bu kutlu nefesler, meşale olur her gün yarının ak şafağına,
Aybüke’nin gülüşü, Necmettin’in azmi emanettir Türk milletinin o asil sancağına.

​Ege’nin bağrında bir Bozkurt bakışlı Fırat vardı, vatan sevdasıyla yanan o gencecik beden,
Üniversite sıralarında dökülürken kanı, bir gül bahçesine girer gibi geçti o dar geçitten.
Yüreği Türkiye kadar genişti yiğidimin, davası Türk’ün sönmez ve sarsılmaz istiklali,
Hainlerin karşısında dimdik duruşu, sanki tarihten süzülüp gelmiş bir kahramanlık hali.
Fırat’ın akan her damla kanı, bir bayrak oldu dalgalandı en mahzun ve en mahrem yerde,
Onun o vakur ve mağrur ruhu, her zaman derman olur bizdeki o her türlü derde.

Selçuk Paker’di o bordo bereli aslan, Sur’un dar sokaklarında yazdı kendi vasiyetini,
Şehit olacağını biliyordu yiğit, böylece gösterdi dünyaya Türk’ün o büyük haysiyetini.
​Göklerden süzülen bir kartaldı Songül Yakut, ilk kadın komutanımız, vatanın asil kızı,
Helikopterin kanadında şehadete uçtu, gökyüzünde parladı o sönmez yıldızı.
Yarbaydı o lakin "Yarbay Anne"ydi Mehmetçiğe, merhameti bir umman, yüreği ise koca bir kale,
Hizmetle geçen bir ömür, şanla biten bir son; ondan bize kalan o şerefli ve asil meşale.
Kimi taze nişanlıydı, kimi evladına hasret; lakin vatan deyince sustu her bir şahsi hasret,
Şehitler kervanı yürür sonsuzluğa doğru, bize düşen ise sadece onlara layık olan bir hürmet.
Damlarken o mübarek kanlar toprağa, dağların karı bile kızıla boyanır o maşerî hıçkırıkta,
Bu milletin tapusudur o mezar taşları, Türk’ün mührü saklıdır o ebedî ve tek varlıkta.

​Seksen beş milyonun duasıdır her bir şehit, her birinin ismi bir okul, bir cadde,
Onların bıraktığı bu mukaddes emanet, yaşayacak sonsuza dek her yürekte ve her yerde.
Unutursak kalbimiz kurusun, sönmesin içimizdeki bu sonsuz yürek yangını,
Bu vatan şehitlerin omuzlarında yükselen o kutlu istikbaldir, en yüce şanıyla.
Onlar ki Türk tarihinin o en şerefli sayfasıdır, yazılmış her birinin asil kanıyla.
Gök kubbe şahidimiz, toprak şerefimizdir; her bir şehidimiz bizim sönmeyecek nurumuz,
Onların sayesinde dik durur başımız, onlar bizim tek gerçeğimiz ve en büyük gururumuz.
Edirne’den Kars’a dek, Van’dan İzmir’e kadar; bu topraklar şehit kanıyla yoğrulmuş bir bütündür,
Vatan sağ olsun diyen her bir can, Türk milletinin göğsündeki o ebedî ve tek mühürdür.

Güven Küçük
Kayıt Tarihi : 28.12.2025 12:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!