Bir gariptir bizim şu Can Fidan
Akşam ateş gibi yanar.
Gündüz bir parca ateş isteyince,
Aşık olmuş dev,
Cüceye yenilmiş güreşte.
Aşık olmuş cüce,
Devleşmiş sevdiğini görünce.
Anam
Çığlığım çığlığına karıştığı gün,
Sırtındaki beşikte
Ve Dil-özü yolarındaydık.
Benim ola gözlerin
Bakışı baharı da.
Deniz olup martıları
Koynuma alsam... ay yüzlüm
Bahar bahardan güzel.
Senin yanında.
Süzgün sokaklar bugün.
Yalnızım,
Çöllerde çoraklı sular akar.
Yakar beni.
Şarabımın dumanı tüter,
Tüter de alır...
Kaldırımlarda düşler uyuyor Ankara'da
Çocuk bir parça güneş bulmuş,
Güneşle oynuyor Kızılay'da
Gürültülü bir sel akıyor akşamları.
Kaptıkaçtılar son sürat dalgalarda,
Yağmur üşümesi var üstümde,
Sevgiyi, kederi, korkuyu,
Her şeyi yaşıyorum şu anda.
İlk ağlamalarımı,
İlk aşkımı,
İlk erkek oluşumu,
Bitmeyen ayyaşlık isteğinin son damlayı,
Biraz sonraya saklaması
Bana beni anlatırken,
Karşı kıyıdaki serseri ay ışıltıları
Yanılıyor belki de.
Ben bu kadar toprağı derinlemesine,
Sana ne demeli?
Sana canım, sana tadım.
Sana ne demeli?
Daha önce hiç kimsenin söylemediği,
Bundan sonra da hiç söylenmeyecek.
Varım, yoğum.
Esir gelinin yüreği kadar korkak bu gece
Okyanus ortasında kalmış,
Azgın boğalar korkularda.
Kaybolmuş kişiliğin,
Tavanına çarpar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!