Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
burada hayyamın yapması gereken bir şey var
yorumların ve eleştirilerin ışıgında
dünya görüşünü
hayat felsefesini
ve hatta
ne yiyip ne içeceğine varıncaya dek gözden geçirmeli...))
bütün bunları yaptıktan sonra
yetkili şairlik şifresiyle sayfasına girip
şiirini yeniden düzenlemelidir...))
çilemi çek deseydi acaba hayyam
sefa sürmek yerine!
de hayyam deee
'Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün...
Zira senin üstünde de otlar bitecek'
Of ki ne off! bazen hiç ölmeyeceğiz sanıyor,hayatı erteliyoruz..daha öğrenmemiz gereken çok şey var çookk..
Hakkı Bekâr; her 'günün şiiri'ne bilmiş bilmiş yorum yapmak zorunda değilsin.
Ayıktırayım dedim.
Herkesin aklını yeterli bulduğu bu dünyada neyin kavgasıdır verilen?!
ha hayyam!
iyi ki doğmuşsun yüce insan.
EY KÖR! ..
Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar,boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
ÖMER HAYYAM
Kim kör?
Soran mı, kendine sorulan mı?
Hayyam'ın dediği gibi; geç bunları geç, sen gönlünü hoş tut. Benim deliliklerimi bana bırak.
Rüyada mı rüyadaydın, uyandım sandığında mı rüyaya daldın?
Nene gerek?
İşim var, gittim.
Bu da benden Hayyam'a hediye:
Dünyâ Boş
Tamam;
Dünyâ boş!
Söylem sıradan,
Ammâ hoş
Fakat yalansa Dünyâ;
Yâni içi boş,
Futbol topu gibi işte…
Kabuğu bırakmak yirmi kişiye,
Değil mi nâhoş?
Selçuk Bekâr
Şairler Ölmez...
Sayın''Ulviziya ''rumuzlu üye,
Yorumunuzdan bir bölüm alıyorum''Hani solcular açların durumundan etkilenir ;TOK-AÇ meselesini
irdeler ve YALNIZ KENDİ KEYFİNİ düşünüp öyle hareket etmekten kaçınırlardı ...? ''
Bunun ne demek olduğunu hiç düşündünüz mü ???????????
Ya da böyle bir kapasiteniz var mı ??? Belki bu çelişkiyi halletmeniz lazımdır önce...
Bu kapasiteniz yok neticesine vardığımdan kendimi açıklamak zorunda hissediyorum.
Bu yorumunuz sizin de solcular hakkında aynı şekilde düşündüğünüzü beyan etmekten başka birşey olamaz.
VE bu felsefeyi güden ,yani; sadece kendini değil de başkalarının açlığını ,tokluğunu ,onların sosyal ve ekonomik
problemlerini kendi problemleriymiş gibi dert eden bir insana, sizin dilinizde ''evliya gibi insan'',benim dilimde ise, ''
son derece erdemli bir insan'' demek düşmez mi bize ????????
Yoksa; sadece kendini düşünerek yaşayan,gerekirse ,dini inançlarını da reklam olarak kullanarak,ceplerini dolduran
ama nutuk atmaya gelince vatanım,insanlarım demeyi de unutmayan birileri daha değerli insan sınıfına mı giriyor ki;
Hak Şahini gibi ;işinizi gücünüzü bırakıp her yorumunuzda; solcular ,Allahsızlar,kitapsızlar demektan başka birşey
bilmiyorsunuz.?
Yoksa;beyni tamamen yıkanmış,at gözlüklerini giymiş ve bu yaştan sonra da değişmeyecek,değişemeyecek,kemikleşmiş
zavallılardan mısınız.??????
Belki; yabancı bir kelime olduğu için ,ne zaman ''humanistlik'' kelimesini görseniz saldırılara başlıyorsunuz ,gördüğüm
kadarıyla. Bunun Türkçesi ''İnsancıllıktır''. Acaba hala tüyleriniz diken diken oluyor mu, bu kelimeye de ??
İnanın, bu küfür falan değildir . Dini ve ahlaki değerlerle çatışan hiçbir içeriği de yoktur hem.
Yoksa siz ,hayatında dini ana felsefe olarak kabul etmeyen her düşünce ve kişinin karşısında mısınız ..????
Her neyseniz o olun ama ,Hak Şahini gibi,şu aptalca saldırılarınızı bırakın artık , yoruldu insanlar sizin gibilerle uğraşmaktan.
Fikret Şahin
doğru söze ne denir ki...manaya yoğunlaşan yürekler kalıcı oluyor, asırlara meydan okurlar
voltaire adında bir ademoğlu varmış ve kocaman bir laf etmiş, şöyleki;
dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır, kendi aklından faydalanmak ve başkalarının akılsızlığından faydalanmak.
Ben de insanları;
akıllılar
akıllılara danışanlar ve ahmaklar diye tasnif etmeyi sevmişimdir..
Yaşamın akıl oyunlarından ibaret olduğunu ve zaman zaman yürek sayesinde bu çerçevenin dışına çıktığını; yaşamın kendi kendisini aştığını düşünürsek sanırım hem şairi, hem Selçuk Bekar'ı daha iyi anlayabiliriz. Değerli Selçuk Bekar'ın baktığı cihetten bakıldığı zaman, yüreğin akıllandırılması gerektiği ve aklın yüreklendirilmesi gerektiği gerçeği anlaşılmış olur. Zira akılsız yürek kof ve küflü kokular yayar..Yüreksiz akıl da benzeri ve evrensel kaoslar doğurur..( birincisi:
aha domuz gribi aşısı, ya da atom bombası..ya da hiroşima nagazaki..hama ah falan..ikincisi:
kapkaç, soygun ve saire..)
Meseleyi, savaşçıların sadece kuvvetli ve cesur olmaları, şairlerin de sadece ağlak bir yaşam biçimi benimsemeleri zeminine indirgersek elbette ki yanılacağız. Kiminin bir dahi kiminin de hatunları için bir saki olarak gördüğü Hayyam elbette akıllı ve yürekliydi ama Hayyam ve benzerleri için akıl yüreğin esiri olduğunda saki, yürek aklın elinde olduğunda ise sadece dahi olabilirler. Meselenin inanç boyutu ise : İnsanlar zırdeli; daha bir tırtılı nasıl yaratacakların bilmezlerken binlerce tanrı yaratmışlar diyen, Montaigne'nin sözünde saklı.
Bazen nefistir tanrı, bazen de ve saire:)
Başımın ağrısı geçti bir şeyi çok özledim..
( Allah'ın sesi mutlaka en güzel sestir..)
Bu şiir ile ilgili 192 tane yorum bulunmakta