Usulca dağları aşıp,
Ufuklara dalmak varken
Üç kuruşluk âleme talim etmekte var
En korkutucu çığlık sessizliğinde
Merdin namertliğiyle
İmamın imansızlığından
Bendim o;
Tozlu kaldırımlarına,
Çamurlu ayakları,
Bir eli kaşe parkanın cebinde,
Diğerinde bir sigarayla basan.
Tuzlu buzlu cam kırıkları arasında
Kirli ama temizlenmeye değer sayfalar
İlkbaharın, ilk bahar olduğu
Nisan yağmurlarının, nisanda yağdığı
Fazlasıyla astronomik
Ve fazlasıyla kurcalanmaya değer sayfalar
Ben bir kız gördüm
Dudaklarında kızıl bir gülümsemeyle
Biraz asabi ve bir hayli harbi
Saçları güneşte olabildiğine parlak
Rüzgârdan mahrum kalmış belli ki
Dalgalanmaya savrulmaya aç
ben aslında mutluydum
yağmurun her an yağabilme ihtimali olan şehirlerde
gitmek içimden gelmiyor
sabahın sisli beyazlığı cehennemimdeki cennetime benziyordu
yolların uğultulu gürültüsü içimi titretiyordu
bir fincan kahvenin dudaklarıma değmesi kadar mutluydum
Kudreti var, ölümü yok saydım.
Bildiğimi hiç, cehaletimi hep andım.
Buldum erdemimi, bir mezarda,
Sonra cesaretime kandım.
İşte ağlayamıyorum yine.
Aşk var
Tereddütsüz kaderin muzipliğinde
Yakarışlar, yalvarışlar
Üstü kapalı aldanışlarla
Kaderin bir yerine park etmiş bekler
Bir günü ya da bir anı
Aslında bir damla gözyaşından ibaretti tüm suretin
Üzerine tutam tutam nakarat serpiştirilmiş
Belki birkaç da güzel söz eklenmiş
Nasıl büyük ki zihnimde duruşun
Yazılan tüm romanlar kadar tesirli bu bedene
Aşkı anlat deseler anlatamazdım o peltek halimle
Kıyamet yaklaştı bilmeden
Hayatlar kuraklaştı
İnancın yerini kâğıtla metal aldı
Yoksul yoksul da
Zalim payını fazla çaldı
Cüzzam bulaştı toprağın canına
Aşkın kuraklığından terlemiş kuşun kanatlarındaydı yalnızlık
Gökyüzünden dökülen ter damlacıklarıyla ıslanmıştı toprak
Toprakta filizlenen aşkın çiçeğiydi o zaman
Kadın soruverdi çiçeğe
Yalnızlık mıydı aşk
Yoksa aşkın adı mıydı yalnızlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!