Geceyi kuşanan atlıların terkisine binip
Güneşin yenilmez ordusuna
Gidiyorum
Cebimde kaçarcasına benimle gelen
Yıldızım var.
Sarı bir sonbahar başladı uzletim
Sümeyye’nin çivit gözlerinde
Hüseyin’in yırtık elbisesinde
Esra’nın o utangaç yüreğinde
İçime gömüldü bıçak gibi hiddetim
BİR ADIM
Bir adım attım,
Düştüm bir buğday tarlasına,
Ellerim geziyor altın başaklarda,
Topraktan başağa bereket,
Suya, güneşe, toprağa merhaba.
Bir günü sensiz geçirmek,
Hiç kabul edemediğim bir gerçek,
Bir günü sensiz geçirmek,
Bir ateşte kül olup gitmek.
Kanatır yaramı dayanılmaz bir acı,
Hayır ölme, girme sakın içerime
Hayat gibi karşımda dur
Geceler saklasın seni
Ölme sakın, yaşarız birlikte
Acelen mi var
GÜZEL ÇOCUKLAR
Aynı acıklı rüyayı gören
Günahsız çocuklardık.
Ekmek arasında yokluğu bölüşen
Sokakta yaşayan,
Temiz menbalardan temiz su içen
Hasta yatağımdan doğrulup
Sessizce hasretin kulağına
"Sensin bunlara sebep" desem
Ne der bana acaba?
"Ben miyim seni hasta eden
Bu bakışlar ayrılık getirir
Sağanak yüz güneşe aç
Bitkin dudak iner kollara
Ayaklar merhamete muhtaç
Düşer yollara
Zamanın kaybolduğu zamanda,
Bembeyaz sahrada yaşanan bir masal.
Söyler durur kuşlar, ağaçlar
Birbirine aşık iki divane yürek
Birbirine geçmiş aşık bedenlerde
KAR
Bir sükuta rücu eden kar taneleri
Rüzgara ram olmuş
Dönüp savruluyor mahpus yollara
Sırçaya dayalı kalmış gözlerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!