“İki büyük alem beni kendine hayran bırakıyor
Üstümdeki yıldızlı kainat ve içimdeki vicdan ” demiş
İmmanuel
Kadın bence toplamı Tanrıdır diye eklemiş
Aynaya baktım; O kadın ben miydim?
Kapısız duvarlar üstüne yaptığı resimler silindi diye küskünken hayata,
İmkansız kapılar üstüne şiir yazmayı deniyor şimdilerde.
Elinde tesbih yapmış tebessümü; hayatın getirilerine.
İşte bir yenisi...
Bu kez dolu dizgin bir at üstüne;
Yeni başlangıçların doğum lekesiymiş
Yol arkadaşı arayışlarım
İnsan kendisiyle çokmuş
Aşkmış yalnızlarım.
Ciğerimde zeytin karası yazan;
Avcumda fesleğen kokususun
Tuvalimdeki resim; Doğan dedim,
Resim yaptığım sürece hep doğacak olan;
Sesim oldun kalemimde, kuruttuğum güllerle uyuyan
Gelmeli arada,
Kaç çeşit olduğuna üşendiğim
Ağaçlarda zar sesiyle yitmiş
Kuşları aramaya...
Nazım dan harf harf uçuşan dizelerle,
Sandım ki, her şey seninle başlar, seninle biter.
Sensiz soluksuz kalırım, gözlerim fersiz.
Ellerim boşluğa uzanırken,
Yüreğimde bir kuş çırpınarak ölür.
Sesin olmasa şarkılar susar…
Evet bir varmış.
Asırlık bir ağacın gölgesinde,
Niye bitsin ki diye.
Öylesi bir varmış ki,
Biz ayrılamayız diye.
Bu bir varmış dualarda yaşarmış.
Üzgün, mahzun, korkak; gözlerinde zalim bir dünyanın dünleri var.
Ne yapsa kurtulamadığı, yabancı insafsız yarınların dehşeti.
Zannetmeyin bu halleriyle doğuştan inzal olmuş.
İğne oyası güzelliğinde işlenmiş nakış nakış ruhuyla,
Lale, nergizli, bol ağaçlı anne bahçesindedir.
Eskimemiş oyunlarda bekler çocukluğumuz, canım ablamla.
Sadece bir çarpmaymış beni bana getiren
İki cenaze bir hastalık toplamı
Çaresiz anne mutsuz çocukların çıkarmasıyla
Avucumda İstanbul'u tutar gibi
Her vapur sesinde nabzımı duyar gibi
Kah martılarla kanat çırpıp balıkçı tekneleri peşinde rüzgara yoldaş
Kah ressamların fırçalarında yürekleri turkuaza boyayan
Hayallerim işte
Geceleri ayın yüzünde mahrem delikanlı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!