Dostum, o türküler yok artık dillerde,
rüzgâr yiğitlik taşımaz oldu bu yellerde.
Toz taşır, is taşır, bir de ağır bir suskunluk,
duyduğun, ozanın nefesi değil,
bin yıllık bir boşluk.
Yaslanıp baktığın dağlar, masallardaki devler değil,
Asırlık yorgunlukla omzu çökmüş ihtiyarlardır.
Irmaklar coşkun akmaz, yatağı şen değil,
toprağın kederini sürükler denize,
gördüğün su değil, gözyaşlarıdır.
Yüzlere bak,
tarih yazmaz o derin çizgilerde.
Sabır yazar, nasır yazar,
ve bir de "yarın"sız bir bekleyiş,
gördüğün umut değil, alışkanlıktır.
Bu sessizlik, bilge bir dervişin sükûtu değil,
teli kopmuş bir sazın,
boğazda düğümlenmiş bir feryadın,
dilsiz kalmış bir halkın sessizliğidir,
dinlediğin huzur değil, çaresizliktir.
Kulak ver, kardaşım, toprağın nefesine,
duyduğun, hayatın canlı ritmi değil.
Kurumuş dudaklardan sızan,
derin bir iç çekişidir,
soluk alıp verir ama yaşadığı söylenemez.
Ufka bak, o solgun kızıllık,
yeni bir günün müjdecisi, şafak değil.
Geçmiş bir yangının gökyüzüne vuran izidir,
sönmüş ama külleri hâlâ sıcak,
yakan, bir ateş değil...
Hasan Belek
14 08 2025
Akçay
Kayıt Tarihi : 13.8.2025 21:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ya da...
Çok "özel"
Çok ağır
Şaşıp kaldığımız günlerden geçiyoruz!
"Çiğ süt emmişler" dedikleri
Eskilerin!
Ne sözümüz geçiyor
Ne de isyanımıza kulak veriliyor,
O sazlar bile
Sustu
Ne yazık...
Tebrikler Hasan Bey...
Saygılar sunarım
TÜM YORUMLAR (2)