Eğer dil gönüldekini tarife yetmiyorsa nedir bu kelimeler kalabalığı..?
Kaldırın efendim şu kifayete muktedir olamayan cümlü kelamı... Madem ki muhattaba bir kalem ile kelam edilmiyor, kaldırın gitsin...
Kahrolası bir mazoşist güdümüyle anlaşılmayan bir karanlığa ilerleyiş arzusu mu yoksa acıya duyduğunuz özlemin tarifinin imkansızlığı mı..?
Hangisi..?
Çok sebep vardı ortada ama sonuç hep aynıydı. İlginç değil mi..? Bir o kadar ilginç olan da kimsenin buna dikkat etmemesi, umursamamasıydı.
Elli iki farklı sebepten aynı sonucun doğması...
İnsandı bu, doğuyordu; yıllarca 'doğmasaydım' dediği hayatın tam ortasına ama elinde değildi. Büyüyordu ama seçme hakkı yoktu... Sonra sevmek istiyordu ama sevme-sevilme hakkına sahip değildi... İnsanlar onu
ölüm anında kısa süreli sevmeyi tercih ediyordu ki ölümü dahi bir suskunluk havası içindeydi...
Peki bu nasıl bir yaşamaktı..?
Öldüğümüzde mi özgür kalabilecektik..?
...
Milyarlarca insan yaşıyor bu dünyada ama milyarlarca yalnız insan var; çünkü kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor...
Bir menfaat türküsü tutturmuş gidiyor; insanlık... Karşısında durmak istediğinde: senden olanlar çıkıyor karşına herkesten önce: dur bakalım orda...! Gidemezsin, yapamazsın, edemezsin... Giderim, yaparım, istediğimi de ederim; diyemezsin, dedirtmezler... Sen de kimsin, evli evine köylü köyüne... Kendi yapamadıklarını sana da yaptırmazlar, peki neden..?
Kim bu insanlık, ne yer ne içer?
Kiminle takılır, evi nerededir bu insanlığın..?
Bu hakkı elinde tutan kim peki..?
Herkes madem ki yalnız, kimdir bu yalnız olmayan; yoksa bir uydurma mı o da..!
...
Kusura bakmayın sayın izleyiciler, film mutlu sonla bitmiyor..! Ya da sevgili okurlarım mı demeliydim..?
Yapabildiğim tek şey; buyurun buradan vurun demek...
Buyurun camı çerçeveyi indirin...
Kirlettiğiniz onca umutlara, sömürdüğünüz hayatlara ve kırdığınız kalplere karşılık her istediğinizi yapmak hakkınız var..! Çünkü karşınızdaki kişi sizi seviyor, saygı duyuyor, size değer veriyor. Yine de en yakın mesafeden vurabilmeniz için mümkün olduğunca iyimser yaklaşın, insanlıktan bir iki nutuk atın gerisi tamam...
Buyurun buradan yakın...
Çekinmeyin, hep yaptığınız şey canım; farklı bir beklenti içerisine girmek gibi saçma sapan bir umuda kapılmayacak kadar çok işkencelerinizden geçtik, o kadar tecrübemiz de olsun öyle değil mi..!
Sanırım canınızı sıkmış bulundum.
Umarım birazcık olsun bunu başarabilmişimdir...
Her şeyi yapın ve Tanrı'dan bir dilek daha dileyin...
Özür dilerim Tanrım; senin tüm bunlardan zaten haberin vardı değil mi..!
Kayıt Tarihi : 7.6.2018 12:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Murat Yılancı](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/06/07/sayin-misafirler.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!