Bana ve gözlerime emanet bu gece
Bulutların mavisi kızıla dönerken
Yeni bir güne uyanmaya hazırlanırken
Tenimde, derinlerde
Dünün mirası
Acıdan artakalan bir gülümseme
Ilık çukurova gecesine
Elele hoşçakal deyip
Ankara sabahına gözlerimizi açtık otobüsün camından
Rüyaların zihnime yansıdı
Başın omzuma yaslı
Bir kış günü hiç bu kadar soğuk olmamıştı
Üşüdüm önce sigaramın dumanında
Yalnızlığımın peşine düştüm
Umutlarımın idamını seyrettim
Gözyaşlarımın intiharını gördüm
Yanaklarım seyirci kaldı dudaklarım çaresiz
BİR ŞEHİR UYUYOR
Bir şehir uyuyor sevgilim
Ben kız kulesinden bakıyorum sana
Yıldızlar karanlıktan çıkıp sana koşarken
Ben tüm mesafeleri aşıp
Bin asırlık hayallerimi bir gecede elimden almayı
başardın
Gözlerin gözlerime hiç bu kadar uzak olmamıştı
Adının her hecesi yüreğimde atarken
Başka bir ismi fısıldayabildin kulaklarıma
Bu şehrin yağmurları ilk defa beni yalnız başıma ıslattı. Seni sordu bana gümüş rengindeki bulutlar önce. Dilim varmadı gittiğini anlatmaya. Ama onlar anladı. Bulutlar karardı ve sensiz ağlayamadığımı anlayınca yaşlarını üzerime bıraktılar. Sanki sahipsiz bir ölüyü yıkar gibi. Issız bir adamdı ıslak kaldırımlarda görülen. Elleri boş, yüreği çaresiz, saçları buram buram hüzün kokan. Geçmişimde çamurlu ayak izleri vardı, pantolonumdakinden beter. Yağmur yetmedi izleri silmeye. Rüzgâr içimdeki kasırgayı fark ettiğinde gücünden utandı.
Güneş göründü sonra belli belirsiz. Seni sordu sessizce. O artık yok diyemedim. Nazlı nazlı süzülen ışıklarıyla kurutmaya çalıştı sonra beni, ama nafile… Sırılsıklam sensizdim. Ürkek bir kuş gibi ışığına sığındığımda öldüresiye bir acıyla boğuştuğumun farkına varmamıştı henüz. Benden binlerce yıl uzaktaydın yani boştu ellerim ne tutacağı ne de tutunacağı bir şey vardı, bu yüzdendi yerli yersiz titremelerim. Görmedi kimse. Sensiz neye benziyorum, nasıl bir ünlem işaretiyle biten bir cümle anlatabilir beni bilmiyorum.
Gökkuşağı çıktı sonra galiba. Eğer sensizliğe alışmaya çalışan gözlerim beni yanıltmıyorsa. Bir şey ters gidiyordu bir eksiklik vardı anlayamadım ilk bakışta. Sonradan fark ettim bir rengini yitirmişti gökkuşağı. Benim gibiydi, bütünlüğünü yitirmiş, yarım kalmış. Yani ölmemiş, hayatta hala ama eskisi gibi canlı değil. Yaşamıyor belki de. Hayatta ama yaşamıyor.
Sevgilim
Karnım toktu aşka
Ama öyle güzel hazırlamışsın ki sofrayı
Kıyamadım sana
Tabakta kuru bir pişmanlık
Vakitsiz esen rüzgar
Kimsesiz bir nefes olur içimde
Herşey başladığı yerde mi bitiyor yoksa
Öksüz kalmış şiirler
Sımsıcak dudaklarına muhtaç
Dolunay vuruyor yerde yatan cesedin üzerine
Tanıyan var mı duyan gören
Polis soruyor çevredekilere
Kimlik yok
Eşkal tanınmaz halde
Aşkın eşiğinde durmuş öylece düşünmekteydim. Dışarı mı yoksa içeri mi adım atmalıyım bilmiyordum. Bahçede ne zaman açtığını bilmediğim bir güle gözlerim kaydı sonra. Bir şey anlatmaya çalışır gibiydi. Toprağa isteyerek düşmediğini ve karanlıkta kaldığını anlatmaya başladı. Karanlıktı güneş ışığı yoktu ve büyümek için muhtaçtı başka ellerden dökülen suya. Başka eller diyor olmasaydı belki de hiç çıkamayacaktım oradan. Yemyeşil bir dal haline geldiğimde kim bilir belki de tomurcuk sunamayacaktım gözlerinizin önünde.
Oldu ama sonra, nasıl ne zaman bilmiyorum. Tomurcuğu gördünüz. Açarken keyifle seyrettiniz. Sabrettiniz. Ve sonunda kokum dağıldı günlerinize, ellerinizle buluştu kimi zaman ya da sevgilinizin saçlarına yakıştırdınız beni. Şiirler yazdınız şarkılar söylediniz rengime. Çok çeşit gördünüz benden, kırmızıydım bazen ya da sarı, beyazı çok sevdiniz belki, belki de pembe süsledi en sevdiğiniz şiirin üzerini. Bazen canlı sevdiniz beni bazen kuruttunuz. Ama ben kuru olduğum halde küsmedim size. Serdim gözlerinizin önüne tüm güzelliğimi.
Baharın geldiğini size haber verirken mutluluğumun fakında mıydınız? Yaşamaya muhtaç bir ele bırakırken içinizi yansıttığım için bana nasılda teşekkür edercesine baktığınızın farkındaydım ben oysa. Yinede çekinmeden söylediniz ama sevdiğiniz kişiye beni soluncaya kadar seveceğinizi. Oysa soldurmamak elinizdeydi fark edemediniz. Beni sevdiğiniz için katlandınız dikenlerime. Hâlbuki ellerinizi kanatmak değildi hiçbir zaman niyetim. Ben sadece sizi sevsin diye beni dalımdan ayırıp verdiğiniz kişinin günün birinde nasıl canınızı yakabileceğini hatırlatmak istedim ama anlamamakta ısrarlıydınız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!