Beyaz düşler fışkırır yüreğimden
Düşlerimle baş babaş kalırım
Düşlerimin içinde
Poartakal çiçekleri istiyorum bahçemde
Yaraları kapanmış göniller istiyorum
Yakarıyorum Allah'a
Sevgi salıncağı istiyorum
..
Biricik, sevgi ve saygı değer, annem
Sıkıntıları, hiç eksik olmayan, annem
Her sıkıntıyı, göğüslemesini bilen annem
Çocukları için, göğsünü veren annem
Üç zeytinle, büyütmesini bilen annem
Çocukları için, hep canını veren annem
..
bir dakikalık saygı duruşu yürekler dik
biraz,biraz saygı
insanlık içinde olsa
kendinizden bir dakika fedakarlık edin
herşeyden vazgeçmeyin
ancak insandan onu bile sakınmayın
insan namına tek şey kalmadıysa
..
Yine bayramlar talepleşir bilinçli olmanın yerine, miskinliğin sesiz kabulünü ve alçak gönüllülükle boyun bükülmesini, kişiye algılatır. Bu da, düzeni keyifle sürenle, düzeni yönetenlerin; toplumsal sorumluluklarından kaytarmasına çok iyi yarar olmuştur.
Kişiler alır olmanın ezilmesi içinde oluşla, böylece yardım vereni, yani günümüzdeki muhtaçlığın nedeni, sömürüyü sorgulayamamaktır. Günümüzdeki mutluluktan da, mutsuzluktan da, devletin tüzelliğinin; toplumun tüzelliğinin sorumlu olduğu sözleş ilmesini, idrak edememektedirler. Tüzel oluşların gerçeklenmesinin yönetimlerle sağlandığını ayan beyan sorgulamazlar.
Ve tüzelliğin gerçek kılınışını, açıkça yönetime değin denetlenir olmasını kendilerine dek düzenleşilmiş bir hak ve sorumluluk olduğunu bilemezler. Yardım alır olmanın, yardım ummanın, çaresizliğinden kaynaklı, hezimetin boyun bükülmesi ve aşağılanmasına değin alıştırılmış olmalarından ötürü; kişilerin kendiliğinden ve otomatikman oluşlar içinde, organize edildikleri hiç görülmemiştir.
Hep bu türden yardım bekler olmanın, baskı ve umudu içinde, kişiler göreceli acizlikleriyle denetlenir olmuşturlar. Kişiler, karşı tarafa değin davranışın, idrakçi ve hesapçı sorgulaması içine kendilerini koyamadığından, böylelikle kendi kişiliğini ortaya koymanın olası gelişecek cesurca ve bilinçle olacak kararları, verilen bu olumsuz, razı olurcu algılarla kırpılmıştır. Onurca ezilen edimlerin görselliği tüm İnanırların zihinlere hepten kazınmıştır.
..
Dillerinin iğfal edildiğinden, yaşamlarını hep şifre ile dolduruyor olmaları kaçınılmazlık doğuyor, doğal olarak. Puta tapıcılıktan tek tanrıcılığa ilerleyiş sürecinde, ilk kitap Zebur”dan sonra, saldırganlığı vahşet hakimiyeti koruyan bu toplumun belirtisini, sürekli güç kaybediyor olacağı ihtimali düşünülürse, ikinci kitap Tevrat”a tutunmayı anlamlandırıyor. Yahudiler, bu saldırganlıkta bu kez de hukukla zorlanmış olmalı. İğfal yetenekleri ile Roma imparatorluğuna kadar ilerliyor soylu soysuzluğu ve hukuku, eğitimi kontrolüne almayı başarıyor, Avrupa diline Allah kavramını terim olarak işlettiriyor, yani Allah” ın oğlu diyerek, çarmıha germe kararını veriyor. Zira, Allah ve ruha ulaşamayışı hazmedemiyor veya amacını engelliyor diye zorbalık icadını aktifliyor.
Avrupa”nın bu iğfal edilmiş dil ile yaşam sürmesi hiç de kolay bir hal olarak algılanamaz. Allah yardımcıları olsun! Sürekli bu baskı ile yaşamanın etkisini de hissettiriyor çevresinde böylece, denilebilir sanıyorum.
Atatürk, Batıya dönmeli yüzümüz derken, bu yardımlaşmayı düşünmüş olabilir mi? Göktürklerin şahadet parmağı ile gögü gösterdiği, ruhu ne büyük içtenlikle bir aşk duyarlığını yaşam özeninde, sevgiyi saygı büyümede aşk medeniyetini bağımsızlık karakteri edinmenin emanet yüceliği korunmayı, genç tarihimize Oğuztürk”ten sonra Atatürk ile gençligi ebedileşmiş olmasi bir tesadüf müdür? Avrupa deyip geçilir mi diye içimi yokladım, zihnimi okşadım. Bugün yaşanılan bu baskı cenderesinde formatlanmaya karşı duruşun, ne kadar doğal tutum olduğunu kanısadım.
AB,ABD,Ingiltere ile düşman değiliz!
..
Nasırlı ellerdi o üretenler
Yürü be emekçi gün senin günün
İzin vermese de o yönetenler
Yürü be emekçi gün senin günün
***
İnsan emeğine saygı duyulur
Üreten emekçi yola koyulur
..
Trafik kazaları
Hep kazar mezarları
Kadere bırakmışız herşeyi
Arabaya Allah korusun yazmışız
Sonra gaza basmışız
Yollar ceset dolu
Kuralsızlık dizboyu
..
Şeytan tırnaklarım, normal tırnaklarımın nefsine giriyor ve baş kaldırıyorlar makasın diktatörlüğüne.
Maksat, aşmak maksadı.
Katılım kalıtsal bir katliamdır bir nebze bile katılabilirsen katliama.
Katı atıktır göz yaşı, ölüm soğukluğu göz pınarlarına ulaştığında.
..
Denge
19 Mayıs 2008 günü sigara yasağının başlamasından aylar öncesinden bir endişe, bir telaş vardı toplumda. Sigara tiryakileri yasaya uyum sağlamakta zorlanacak sarılıyordu. Bugün ise; üzerinden bir ay bile geçmeden tüm medya, gazeteler şaşkına dönmüşçesine, halkını bilmez-miş, tanımazmış gibi utanmadan “ TİRYAKİ USLU ÇIKTI” diye, manşet attılar gazetelerine.
Benim de içimden “ Vah beyim vah sen, Türk vatandaşını yeni mi tanıyorsun “ diyerek, onları kınamak, ayıplamak geldi. Türk Milleti’nin insanını sizler tanıyamamışsınız beyler… Ayrı dünyalarda yaşadığınız, ne kadar da belli oluyor. Eğer ömrünüzün birkaç ayını, birkaç yılını lütfedip de onun dünyasında, onun mekanında, onun hayat şartları ile onun kanun, hukuk, örf, anane ve geleneklerine olan saygı ile uyumunu birlikte yaşasaydınız, böyle bir şüpheniz, böyle bir tereddüdünüz olmazdı. Ama nerde? Onlar ayrı alemde, siz başka dünyada, başka koşullardasınız. Elbet onu tanımayacak, bazı konulardaki hassasiyetini ölçemeyeceksiniz. Bugün birçok devlet kuruluşumuzun, hatta B.M.M.nin dahi o sade vatandaşın gerisinde olduğunu, her bakımdan halkının çok gerisinden gününü değerlendirip, yaşadığını nereden bileceksiniz.
Hiç dikkatinizi çekti mi, soruyorum? Güya memlekette toplumsal sınıf ayırımı yok diyorlar, öyle değil mi? Allah billâh için söyleyin. Var mı sınıf ayırı mı, yok mu? Elbette var… Bal gibi var. Hem de çok bariz şekilde var. Neden otellerde iki yıldız, üç yıldız, dört yıldız, beş yıldız vb. ayırımları var. Sağlık Karnelerinde neden 2 inci, 1 İnci sınıf vb. Memurlarda neden kadro derece ayırımı var? Sorun, araştırın, hastaneleri ele alın. Gidin, bakın ayırımı orada gözlerinizle görün.
..
Hayat birlikte güzel sevgi saygı ve güven
Bu sihirli sözcükler her daim seni seven
Sevgi her şeyin başı Yaratandan ötürü
İnsanın farkı olsun olamaz o bir sürü
Saygı olduğu yerde huzur iklimi yaşar
..
SEVGİ SAYGI BÜYÜTÜP
Sevgi saygı büyütüp aşka ilk ham maddeyi
Özümden yetiştirip gönlüm çeker haddeyi.
Yel kuzeyde estikçe cananı hatırlarım
Aşkı korumak için çekerim sur setdeyi.
..
Sabırla işlene testi
Siz hiç toprakla uğraştınız mı? Çamura şekil verirken, verdiğiniz şeklin hangi işlerde kullanılacağını, insanlığa ne gibi yaralar sağlayacağını düşündünüz mü? Balçıktan elde edilen cismin, hayata kazandırdığınız nesnenin bir gün karşınıza çıktığında, evet bu yapıt bana ait, ben yaptım diyebilmeli insan…
Bir öğretmen, öğrenciler birinci sınıfa başladıklarında onları işlenmemiş bir çamur, bir kil olarak görür. İçine sevgi, özveri ve sabır katarak iyice yoğurur. Sonra yavaş yavaş şekillendirmeye başlar. Dürüstlük, erdem, özgüven v en önemlisi saygıyı içine katar. Bilir ki kendisini sevmeyen ve kendisine saygı duymayan, kimseyi sevmez ve kimseye saygı duymaz.
Öğretmen, sabrıyla her bir öğrencisine, özenle ve titizlikle çamura verilen su gibi bütün değerleri işler. Özgüvenin verdiği güç ile onların ayakta durmasını sağlar. Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılığı, cumhuriyet çocuğu olmanın verdiği gururu aşılar.
Eğitimin sadece bilgi değil, insan olmanın gerektirdiği değer yargılarının da alınmasıdır. Sen şekillendirdiğin balçığın içini ne ile doldurursan onu alırsın.Mevlana’nın dediği gibi;
TESTİNİN İÇİNDE NE VARSA, DIŞINA O SIZAR…
..
BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ BİZ
Kim saygı duyarsa ay yıldızlı Albayrağ’ıma
Kim saygı duyarsa on beş bin yıllık soyuma
Kim saygı duyarsa İslam’ın bayrağı ezanıma
Birlikte biz bu değerlerle Türk milletiyiz onlarla
Bu topraklar üzerinde yaşayan insanlarla
..
Senden beklenilen buydu.Aşk anlayışının zevkten ibaret olduğunu bilemedim. Ela gözlerinde sipsiyah ihanet var artık. O gözler ela değil; günahlara bürünmüş bir cennet. Düşüncelerin bakire olmadıktan sonra,bedenin bakire olması neye yarar? ''Bir haftada'' insan bu derece nasıl kirlenebilir? Arkanda o kadar çok soru işareti bıraktın ki,her soru işaretinde benliğim kayboldu ardından düşüncelerimde ki masumluk.O*****luk duygusu nasıldır bilemem ama p*çliğe benzer bir şey sanırım.Benden sonra ki bir haftalık boşlukta duyduğun saygı için teşekkür ederim. İnsanlar saygıyı korku sanar sevgilim. Seç öylesine cesurmuşsun ki; paramparça ettin tabularımızı,sevgimizi ve en önemlisi hatıralarımızı...
..
Dillerden düşmeyen şiirlerin ünlü şairi Bekir Sıtkı Erdoğan için, İstanbul Beyoğlu’nda Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde 7 Ocak 2010 Cuma günü, ESKADER ve İSTANBUL KÜLTÜR A.Ş. işbirliğiyle gerçekleştirilen tarihî bir saygı gecesi yaşandı. Kışlada Bahar, Hancı, Rüzgâr Saatleri gibi ünlü bestelerin ünlü güfteleri ve ünlü Marya şiiri olmak üzere üstadın diğer tüm ünlü şiirleri, bu saygı gecesinde değerli yorumcular tarafından okunmuş, üstat Bekir Sıtkı Erdoğan’ın gönüllerdeki yeri, bir kez daha hatırlanmıştır. Şiirlerinin bir bölümünü bizzat üstat şair kendisi okumuş, candan alkışlanmıştır. Gecenin ilk konuşması için kürsüye davet edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, üstat şair Bekir Sıtkı Erdoğan’ın şair ve kişiliğini anıt insanlardan biri olarak nitelendirmiş, “O anıt insanlardır ki, yanlarından geçeriz, gölgeleniriz, birileri onlara zarar verir, farketmeyiz. Ama yine de onlar bize küsmezler. 3 yıldan beri yaşayan değerli fikir ve sanat büyüklerimiz için saygı geceleri düzenleniyor. Onlar yaşarken değerlerinin bilmesi gerekir” şeklinde konuşmuştur. Daha sonra kürsüye davet edilen üstat şair Yavuz Bülent Bakiler, “Bekir Sıtkı Erdoğan ile Ankara Hukuk Fakültesi’ndeyken tanıştığını ve daha o zamanlar müstesna özelliklere sahip olduğunu gördüğünü, en önemlisinin mütevazı duruşu olduğunu anlatmış. Halk ve divan edebiyatını temsil eden şairlerin başında gelir.” diyerek Bekir Sıtkı Erdoğan’a övgülerilerini dile getirmiştir. Oturum başkanlığını ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım’ın üstlendiği panelde Ahmet Özdemir, Melda Özata, Halil Gökkaya konuşmacı olarak yer almıştır. Saygı gecesinde Sinevizyon gösterimi ile üstadın “Rüzgâr Saatleri” adlı şiirini besteleyen Bestekâr Erol Güngör’ün bestesi, 19.12.2005 tarihinde İstanbul Kadıköy Evlendirme Dairesinde verilen Şef Bülent Oral Yönetimindeki Buselik Musiki Topluluğu Konseri görüntüleri eşliğinde, solist Recep Selimoğlu’nun yorumu ile konuklara dinletilmiştir. Solist Mehmet Akça’nın sesinden, üstat Bekir Sıtkı Erdoğan’ın bazı şiirlerinden bestelenmiş şarkı ve ilâhilerden oluşan bir konserle ve Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan tarafından üstada çiçek ve plaket vermesi ardından hatırâ fotoğrafları çekilerek program son bulmuştur.
Erol Güngör
Rüzgâr Saatleri
Gel benim ruhumun gerçek sesi gel
..
ANLAMAK İÇİN; ZAMANA, YAŞAMAK İÇİN; MEKANA, HATIRLAMAK İÇİN; SEVMEYE, KORUMAK İÇİN; SAYGI DUYMAYA, İNSAN OLMAK İÇİN; DÜŞÜNMEYE İHTİYAÇ VAR! .
İyi Ki Varsın DOSTLUK! .
..
Allah adaleti her şeye yaşam hakkı tanımasıyla
Allah vekalet verir insanı sınamasıyla
Rızk hesapsızdır tüm alemlere
Manevi rızk ise vekaleti alan velilere
..
diyalog XXI.
1 bilmek isteyenlere konuş,
insanları kazandığını göreceksin.
insanları kazanmak için konuşma,
onları kaybetmek pahasına doğruyu konuş.
..
Etik, pratik felsefenin insanların ahlaki eylemlerini konu alan ve bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel durumla ilgilenen bir alanıdır.İletişim etiği, son derece geniş bir konu olarak yüz yüze iletişimden kitle iletişimine, tek yönlü iletişimden interaktif iletişime, megafondan multimedya teknolojilerine kadar akla gelen her tür iletişim biçimini ve aracını kapsar. Kitap, kayıt, film, bilgisayar, yazılım, televizyon, müzik, radyo, gazete, dergi, reklam, halkla ilişkiler endüstrilerinin her birinde etik sorunlarından söz edilebileceği gibi, eğitimden siyasete, sanattan bilime iletişim öğesinin yer aldığı her tür etkinlik de etik ilişkilerine konu olabilir (1) .
Net etiği; kısaca Netiquette adı verilen kurallar geliştirilerek, bilgisayarların ve internetin kullanımında dikkat edilmesi uyulması gereken davranış kodları belirlenmeye çalışılmaktadır. Computer Ethics Institute’ye (Bilgisayar Etik Enstitüsü) dayanılarak hazırlanan ve netiquette’in temelini oluşturan ‘on emir’den ikisi; (i) Başka insanların entelektüel bilgilerini kendinize mal etmeyin; (ii) Bilgisayarı saygı duyulacak, hakkında bahsedilecek şeyler için kullanın; olarak verilir. İnternet iletişim kuralları; başkalarına karşı saygı, biçimsel özen ve içerikle ilgili özen konularında yoğunlaşmaktadır. Kimliğini saklayabileceğini umarak gerçek yaşamda benimsenmeyen davranışları sergilememek; saygılı olmak; duygusal yönden rahatsız edici iletilerin yayılmasına olanak vermemek; geçerli bir gerekçe olmadan kimliğini gizlememek; gereksiz yere büyük harfler ile yazışmaktan, sık sık özel simgeler kullanmaktan, esprili ya da alaycı anlatımlardan kaçınmak; başkalarının veri kaynaklarını, düşüncelerini ve yazılımlarını sahiplenmemek; kişilik haklarına ve özel yaşama saygı göstermek gibi kurallara uyulması istenmektedir. WEB paylaşımcısının, eleştirilere açık olmak, hatalarını kabul etmek gibi bireysel yükümlülüklerinin yanında toplumsal yükümlülükleri de olmalıdır. toplumun esenliği, sağlığı ve güvenliğine uygun paylaşımla yapmalıdır (1) .
Yeni teknolojilerin kolaylaştırdığı fikri mülkiyet ihlalleri, mevcut mevzuat ile önlenememekte; sorunlar da koşut olarak artmaktadır. Çoğu WEB sitesinin en büyük çekincesi, çalıntı şiirleri yayınlamak, yahut bilmeden hukukî sorumluluk yüklenmektir. Belki alıntı yapmak; siteleri fazla bir yükümlülük altına sokmayabilir. “alıntı” ibaresinin unutulduğu gerekçesine dayalı olarak. Şiir ekleme sayfalarının altına, bu açıdan bir ibare konularak sorun, en azından kurumsal açıdan çözümlenmiş olabilir. Ancak kişiler açısından, telif hakkı doğuracak kadar gelişen bir şairin, şiirlerini çekip, kitabında yayınlamayı düşündüğü bir anda, telifin belirtilmediği bir ortamdan sanal olarak çalınan şiirler, başka adlarla, kısmen de olsa kullanılabilmektedir. Hattâ bazen, bulunduğumuz paylaşım sitelerinden, gruplarından buna benzer olayları duyulmakta, ancak çoğu kez de kanıtlar kişiselliğini koruduğundan, inandırıcı bir tepki veya çözümle sonuçlanmamaktadır. Sıklıkla, çalıntıya özenenler afişe edilmekte, paylaşım ortamından atılmakta, dahası diğer sitelere naklen geçerse, ilk görüldüğü yerde vurulmaktadır :)
Paylaşılan bir insani ahlâk ve ortak iletişim pratikleri, küresel değişimin uçsuz bucaksız gerekliliklerine bir yanıt bulmak için kullanılabilir. Herkes tarafından eşit bir biçimde paylaşılan iletişim kurma yeteneğinin, sürdürülebilirlik çağındaki her bir bireyin, grubun, organizasyonun ve topluluğun hayatta kalabilirliğini mümkün olan en yüksek seviyeye çıkarmak amacıyla, eşitlikçi ve adil bir biçimde dizginlenmesi gerekebilir (2) .
..
Sevginden saygı duy,korkundan değil,
Sevdiğin varlığın karşısında,saygıyla eğil.
..