Yamuk yumuktu huzur için savaşmaktan yorgun pençeleri. Vazgeçişlere göz kırpan çaresizliğine rağmenliğini yaşıyordu umut etmenin. Sonsuz olmalı, bitimsiz olmalı diye düşünüyordu ya; yine de sonlara mahkumiyeti ile sorgudaydı beyni. Yaşama dair, huzur adına verilen savaşlardan galip gelemiyorsa da-ki garip bir çelişkiydi huzurun bile savaşarak kazanılabilirliği- az çok yakalanmış mutlu anların ruhundaki ferahlatıcı esintisi ile güç topluyordu yeniden. Madem ki yaşışıyordu, madem ki savaşçıydı; kendine soluk alabileceği alanlar yaratmalıydı, mücadele etmeliydi mutlu anlar adına da...
Not: Çoook eski bir yazımdan alıntı. Bir dostta farkındalık yaratabilmek adına, tavanarasından çıkarttım. Kimbilir belki işe yarar, bildiğim kadarıyla o da bir savaşçı...
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.