yağmurun damlasında
bilmediğimiz bakir bir yerde olsaydık
seninle ey sevgili...
yağmur yağar
iri iri damlalar; seyrek düşer toprağa
bir avuç toprak görmeden
Tutsak bir hazan gecesinde
Hüzünlü türküler mırıldanırım
Karanlığa...
Yanlızlığa şiir okurum
Damla damla...
Erimesini seyrederim
hani hüzün basınca her tarafını
vurgun yemiş gibi olursunya
sevdadan,aşktan...
hani kör kütük sarhoş olunca
beynin
uykuların kaçınca
üşüyünce ağlıyorum
yalnızım dememek için...
senin resmini çiziyorum duvarlara
ve gökyüzüne
kendime bir dağ bulmam lazım
birde rüzgar
he gülüm ölmek
ölmek gerkirse buyanlızca
seninle olsun isterim
kuşun kanadında....
ve yanlızca....
güneşin sıcaklığı
gözlerindeki ıssız yalnızlığa
dönmüş aşk...
ince uzun alevlerle
sudaki yangın...
barikatların ardında
sloganlara dönüşüyor
kapının eşiğinde umut,
yüreğinde de aşk varsa!
gökyüzü gibi maviyim,dingin duygulu
bahar gibiyim,aşık umutlu
toprak gibi kurumuşum kırık yaralı
hüzünüm ben
dışardaki gecenin
gölgesiyle...
pencerenin önünde
iyice kederlenmiş yüreğim
yine seni arıyor
bedenimi saran heyacan
zihnimdeki kelimelerle cebelleşirken
aksimi aksi mart akşamlarında
kanatmaktan usanmadığı bıkmadığı
belirsiz aşklarda...
naifmi naif bir prenses
yada üç beş kadın işte
yanımdan geçerken saçların fesleğen kokuyor
kanaryalar konuyor anlına ikindi vakti
işte bu yüzden kanat sesiyim ben dağlarda
hüzünlü bir kiraz ağacıyla konuşuyorum
ayrılıkların en zoru olan yerdeyim
ve dalgınlığım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!