gönlümün kırk kapısı var
kırkı da birbirinden dar
eşiği yüksek kilidi kırık
çal çalabildiğin kadar
simsiyah
yar,gözümün nuru söndü
özüm yandı küle döndü
goncalarım güle döndü
gel solmadan, der artık
sevmelerin kalmasın yarım
Kör bıçaksın kesemezsin mundar edersin
Kor ateşsin yakamazsın kindar edersin
Kaçar saklanırsın da düşerim peşine
Yıkılmaz kalelerine dizdar edersin
simsiyah
yaktığın ateş söndü
dumanında boğulan
sensin
çözülen eridi bitti
ummana karıştı gitti
başka bir hal var bende bu akşam
sanki seni umutla bekler gibiyim
olmadık hülyalarla hayaline dalarken
seni bana kucak açmış görür gibiyim
senin olmadığımı unutmasam da bir an
kadınlığım, mezara kadar da
ya,çocukluğum
kaç saatti
sevişmek,bir ömür boyu
ya, sevmek
gidiyorum bile demeden
sevmiyorum, unut bile demedi
kaçar gibi suçlu gibi
arkasına bakmadan gitti
yanında bir nefes
bir yürek aldı da gitti
yarım bıraktı, kopuk sevdaları
bir yudum sevgi tattırdı
doyurmadan gitti
bütün sevgileri topladım
toprağa gömdüm
bir tek senin sevgin
her bahar kök saldı filiz verdi
tüm sevgileri topladım
ateşe attım, külünü savurdum
bir senin sevgin içime doldu
bütün sevgileri kalbime gömdüm
ah, sen
ona da razı olamadın
simsiyah
Bu nasıl özlemek, bu nasıl sevda
Uyudum uyandım düşümde gördüm
Ellerin elime değmeden daha
Yakıcı alevi döşümde gördüm
Bu nasıl hayal,bu nasıl efsun
gurbet kokulu yar,hoşgeldin
ne sevgiliydin,
en sevgiliydin giderken
sen dolaştın damarlarımda
kan yerine
gül tenimde gül terini kurutsan
leblerimde buselerin unutsan
gözlerimde gözlerini uyutsan
kıyamet mi kopar
ateşimi ateşinle dağlasan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!