Bazen sadece sarılmak ister insan. Kime ve neden demeden, kendini güvende hissetmek ister. Oysa kollar sadece araçtır; önemli olan yüreğin yürekle buluşmasıdır. Yüreğin değmediyse bir yüreğe, kollar sadece yüktür omuzlara. Oysa amaç yüklerinden kurtulmak değil miydi?
İnsan, yükleri kadar vardır bu hayatta. Her yük, daha da güçlü kılar bizi. Yükler ağırlaştıkça hayat şekillenir. Olgunluğun ilk adımları yüklerle başlar; yükler omuzların küçük ya da büyük, güçlü ya da güçsüz olduğuna bakmaz.
Her yük, diğer bir yükün zeminini hazırlar; tırtılın kozasından çıkıp kelebeğe dönüşme evresi gibidir yüklerle mücadele etme yetimiz.
Bebek düşmeden yürüyemez; insan da acımadan, kanamadan ya da yorulmadan olgunlaşamaz. Her aşama sancılı ve ağrılıdır, özünde bir kararlılık barındırır.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Sarılmak elbette fıtri/doğal bir ihtiyaçtır ama bu eylemin de bazı şartları ve kuralları vardır ki, bunları Rabbimiz ve onun son hak peygamberi tanzim ederek ayetlerle ve hadislerle bizlerre bildirmiştir. Bu kudsi ölçülere göre müslüman bir kişi, asla na-mahrem birisine sarılamaz. Sarılacağı kimsenin ya eşi ya babası, ya annesi, ya kardeşleri ya da amca dayı, hala, tezye ve yeğen gibi yakın akrabaları olması lazımdır. Yoksa haram bir fiile imza atmış oluruz.
Hayırlı sınavlar.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta