Bu yaşıma geldim içimde bir çocuk hala
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
LİMÖN VAN SANDERS ALMAN KOMUTAN ANCAK YÖNETEN O DA DEĞİLLL ESAT PAŞA
Yorumlari okudum siirle alakasi olmayanlari okuyunca aklima siirle alakasiz bir soru geldi.
Canakkale savasi sirasinda, Osmanli kuvvetlerini yöneten Alman bir komutanmis diye duydum.
Ben M. Kemal diye biliyordum.
Kafam karisti.
bence çok güzel gagko .elazığlı
Şaire haksızlık etmeyeceğim yüreğine sağlık harika bir şiir. Lakin bugün 18 mart ve ÇANAKKALE diye bir yer var.O yerde yatan YAR'larımız var.İnşallah şairimiz gücenmez.İnşallah bu yorumu editörümüz de okur.SAYGILAR...
Çanakkale ....kutlu olsun
Çanakkale ..... RUHUNUZ ŞAD OLSUN
Çanakkale Zaferi'nin yıldönümü kutlu olsun!
Bir edebiyat sitesinde şiir yorumlamaktan aciz sevgili millet severler (ırkçılar, kafatasçılar diyeceğim baştan bozuşacağız) neden oturmuş siteye ve şiirlere saldırıyorsunuz, yapacak başka işlerinizde vardır sizin, biz alıkoymayalım (aydın katletmek, başka milletlere sövmek, Kerkükü almak, Kıbrısı tek millet yapmak gibi daha ülvi işlerden nasıl vakit buluyorsunuz da oturup tuşlara sinirli vuruşlarla öfkenizi bu şekilde tüketiyorsunuz üzüldüm valla) Ha birde 18 mart etkinlikleri var oldumu yaaa, Bakın antoloji böyle bir günde Metin Altok gibi bir dinsizin şiirini yayınlamış (oh gerici gruhla birleşip ne güzel yakmıştınız) bir temmuz sıcağında yüreklere kor düşürüp karşısında kişneyişiniz insanlık tarihinin en onulmaz yarasıdır oysaki. Küfredin, sövün rahatlarsınız. Ama dışarda kıran kırana bir reislik kavgası var geri kalmayın isterseniz. Tüm olanaklar elinizdeyken sanal kahramanlıklarla yetinmeyin isterseniz....
Benden söylemesi ...
Ha birde Esra Su meselesi var. aslında okurken hepinizin ağzının suyu akıyor 2 cinsellik çağrıştıran kelimeyle tahrik oluyorsunuz değilmi.. bastırılmış duygularınız şaha kalkıyor ama edep haya ar namus arasında sıkışıp kalmışsınız... Aşın canım biraz kendinizi...
Mesele Metin'n şiiri değil yiğidim, Mesele günün anlamıdır. Hiçbir şeyi yerinde yapmayı beceremez miyiz? Eller vatan toprağına saldırırken biz silaha değilde neye sarılmalıydık aslanım.
Ey şehidoğlu Şehid isteme bunlardan makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.
Biz avrupa kapısında kuyruktayız Şehidim sen rahat uyu emi....
Seyfeddin Karahocagil
Geri kalmış bir ülkede yaşamanın dayanılmazlığı
Dünya hızla değişiyor… Ruhlar da hızla gelişiyor buna paralel olarak... Peki ya gelişmekte yavaşlık gösteren ruha ne oluyor?? Orta Çağ’ın karanlığına saplanıp kalıyor elbette… Heybesine din ve milliyet safsatasını yükleyip dönüyor sonra… Ellerinden kan damlıyor, yeryüzünü kana buluyor… Sivas’ta aydın ve sanatçıları yakıyor… Gencecik insanları asıyor… Kimi gazeteciler için “katli vaciptir” fetvasını veriyor… Modern dünyaya ayak uyduramadığı için, iç dünyasında da tam bir kaos yaşıyor... Bir gün dindar oluyor, bir gün milliyetçi; bir gün hümanist oluyor, bir gün hayvan sever… Ne olduğu gibi görünüyor, ne de göründüğü gibi oluyor... Ne dünya için yaşıyor, ne de ahirete kendini vakfediyor… Ne kadından vazgeçiyor, ne de kadının değerini kabul ediyor.. Gelişmekte yavaş kalan ruh, bocalayıp duruyor... Aydınlanmış ve modern dünyaya ayak uydurabilmiş ruh ne yapıyor?! Korkuyu bayrak yapmış; elinden düşürmüyor... Doğru bildiğini inkara vardırıyor… Susuyor, sustukça da kendinden bir parça daha eksiltiyor... Bir parça daha yitiyor, kendine ait bu dünyada, biraz daha silikleşiyor... Meydanı bocalayan kara ruhlara bırakıyor.. Onlar da bunu fırsat bilip tekrar eski zamanın karanlığı döndüğünü sanıp daha bir kızana vuruyor kendini... Daha bir kudurmuş it rolüne bürünüyor... İşte bu iki ruhun karşılıklı mücadelesinden de geri kalmış bir ülke doğuyor… Durmadan yokluğun mücadelesi ile geçen bu çatışmada, seyirci olmak da sıkıcı bir hayat atfediyor size.. Geri kalmış bir ülkede yaşamanın dayanılmazlığı gırtlağınıza kadar dayanıyor.. Dağa çıkmamak için, ruhunuzun derinliklerine iniyorsunuz ve kaleminizi kanınıza batırıp, acının ve direnmenin resmini çiziyorsunuz onurunuza… Suskunlar ülkesinde bağırmanın bir ödülü olan delilik nişanesini gururla taşıyorsunuz adınızın yanında… Sizin onurlu yaşamınızı daha fazla kaldıramayanların, suskunların, karanlık ruhların salyaları akıyor ağızlarından... Kendi gururunun ırzına geçmiş olmanın verdiği rahatlamayla bakıyor gözleri gözlerinize... Orgazm sonrası kararsızlık, yüzlerine çizilen ifade… Kendi yok oluşlarını izliyorlar sizin varolma mücadelenizin mavisinde… Karanlığın tonlamasını yapıyorlar birbirleriyle yarışırcasına... Tüm gücüyle sizi diğerlerinden farksız kılmaya çalışan bir dünyada, kendin kalabilme mücadelesine bir başladın mı işte o dakika SEN olabilme rahatlığı dolduruyor ruhunu… İşgal edilmiş bir yaşam olmamalı sizin yaşamınız… Nitekim birilerinin durmadan ırzına geçtiği bir yaşamsa size atfedilen, mutlu olma ihtimali pek uzak bir ütopya olarak kalır sizin hesabınızda… Kişiliğinizin üzerine inşa ettirdiğiniz kimliğin gölgesinde yaşamaya mahkumsunuz demektir bundan sonra… Size tüm bunları yapan düzenin değişme ihtimali de yoktur işin acı yanı. Yani değişmesi gereken düzen değil, aslında düzülendir...
Emrah Erkan (Bahçeşehir Üniversitesi / İstanbul)
Dünya ya kafa tutmuş,süngüsünü umut,gençliğini toprak etmiş çocukların anısında; şairleri,şiirleri,ozanları yakan başıboş hayvanlara kafa tutmayı daha bir borç bilirim.
Sevgiyle sarılmalı sevgili Metin Altınok.Bu günlerde daha da haklısın şairim.
vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor
bir hilal uğruna yaRABne güneşler batıyor...
Bu şiir ile ilgili 68 tane yorum bulunmakta