Sarı çiçek,
Celp eyledin baharı, açışınla cihana
Od düşürdün nice aşk-ı nihana
Sarı çiçek,
Geçen kıştan buz tutan gönüllere
Aşk sundun, buket oldun yare giden ellere
..
Ağlıyorsun gözyaşlarıyla
Gözyaşların bir sarı gül için
Kırmızısını neden istemiyorsun
Sarı gülü mühürlemişsin, gözyaşların akıp
gidiyor sarı gülün yapraklarından süzülüyor.
Durdurmalısın o gözyaşlarını
Tenine akmasın bedenine de.
..
Golata Ali Sami YEN ile iniyor yeşil sahalara
Golata gol ata ata ilerliyor gollerini hep atıyor
Göklerim hakimi Beyaz Kartal yazıldık tarihe
Kuruluşta Kırmızı Beyaz Kartaldı Sarı Kırmızı Aslan
İlk futbol akımını İngilizlere karşı başlatmıştık
İlk renklerimizi ulusal asil renklerlerden seçtik
..
Gözümün önünde hep bir deniz
Bazen dalgalı bazen suskun
Sade bir yoldur tünemiş yalnızlıklarım
Belki bunalımlarımdı
Belki sarı akşamlarım
Papatya falı umudum oldu
Sarı akşamlar hıçkırıklarım
..
SARI KIZ
Her gün sabah güneş gibi,
Bakıyorsun sen sarı kız.
Gözler mavi şimşek gibi,
Çakıyorsun sen sarı kız.
..
Sarı Gül
Derdim bir kaç sarı gül
Sundum sana yüzün gül
Sen gülmeye devam et
Bırak şakısın bülbül……M.H.
..
Bir tatlı rüzgâr gibi esemedin peşimden,
Duman olup kalbime ağamadın sarı kız.
Güz bulutları gibi doluştuğun başımdan,
Gönül iklimimize yağamadın, sarı kız.
Yas mı tutar, bürünmüş kara dağlar dumana?
Hasreti hangi savran yükleyecek kervana,
..
işte ben
şu resimde gezinen
sarı sarı…yeşili örten
gizli ve acı bir hüznün rengi
sarı bir hatırayı yakar gibi
yaprak yaprak gülümseyen.
sabahlar kadar taze…sıcacık bir resim.
..
Sen gönùl dağımin sarp koyağında
Yetişip boy veren sarı çiçeksin
Neden tanışmadık gençlik çağında
Bir gùn beni bırakıp gidecekmisin
<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<
Sarı çiçegim sarı çieğim
Ben sensiz burada ne edeceğim
..
Sana göz yaşı dökerim
Bu acıyı hep çekerim
Gurbet elde iki yetim
Kim bakacak sarı bacım
Acın çok zor geldi bana
Ben ağlarım yana yana
..
1030
NİSAN YAĞMURLARI/ EHLİ KEYF KADIN 6
Sarı olur nisan yağmurları
Sarı yağar
Sarı sevgili gibi
Çiçek olur bin türlü/ açar sarıya sarışın
..
Sarı çiçek Yunusunu arıyor,
Gelsin diye rüyasına dalıyor,
Bir ses duyduğunda onu sanıyor,
Sarı çiçek çiğdem gibi sarardı.
Sarı çiçek neden boynun eğersin,
Bırak artık goncaların güversin,
..
Gözlerinizi kapatın ve rüzgarda dalgalanan buğday başaklarını canlandırın kafanızda...Sarı sarı,dolgun buğday başaklarının oluşturduğu dalgalar.İşte şiir o dur tamı tamına.Kökleri yerde,başakları rüzgarda...Nasıl ki buğday başakları dünyanın milyonlarca yılda oluşturduğu topraktan besleniyorsa, şiir de insanlığın binlerce yılda oluşturduğu kültürden beslenir.Onun içindir ki şiir evrenseldir.Tüm insanlığın ortak malı, ortak ürünüdür.Biz Neruda'yı, Robert Frost'u, Mallerme'yi nasıl beğenerek,severek en önemlisi anlayarak okuyorsak başka coğrafyaların insanları da Nazım'ı, Orhan Veli'yi, Bedri Rahmi'yi, Özsemir Asaf'ı...Aynı keyifle okurlar.
Başakların dalgalarını yakalamanız ne denli zor ise şiir de aynen öyledir.Yaşamın hep bir adım önündedir.O başakların dansının nasıl bir ritmi var ise şiirinde bir müziği vardır.Şiir berekettir tıpkı başaklar gibi.Başaklar olgunlaşıp,dolgunlaştıkca yere doğru eğilirler.Şiir de tıpkı onlar gibidir; Mağrur, ağır başlı ve dopdolu.
O başakların hasat edildiğini ve bir gemiye yüklendiğini düşünün...Nasıl ki o gemiye taşıya bileceğinden fazla buğday yüklemeniz olanaklı değil ise şiire de fazla söz yüklemeniz olanaksızdır.Fazla sözü,boş lafı taşıyamaz şiir.Söyleyeceklerini en az sözle doğrudan söyler.O sözler her zaman tam hedefini vurur.Yani o başakları taşıyan gemi her zaman, her coğrafyada, her koşulda doğru limana varır.
Evet dolgun bir buğday başağı gibidir şiir.Amacı iyiye, güzele ulaşmak olanlar için her zaman dolgun buğday taneleri sunar.Aynı zamanda yanlış insanları,kötüleri incitecek kılçıklara da sahiptir...İyiler başakları avuçladıklarında dolgun, bereketli taneleri hissederler avuçlarının içinde.Ancak kötülerin avuçlarını kanatır şiir.Kılçıklar onlar için yani kötüler içindir.
O sarı dalgaları oluşturan milyonlarca buğday başağının hiç biri diğerinin aynısı değildir.Her ozanın çabası o milyonlarca başak içerisinden en güzel demeti oluşturma çabasıdır tamamen.Dünya var oldukça bu en güzel demeti oluşturma çabası da sürecektir.Sonuçta insanlık bir birinden güzel başak demetlerine yani bir birinden güzel şiirlere sahip olacaktır.
..
Sevme Ermeninin kızı Monayı
Alamazsın diyas pora onayı
Alsanda başına yıkar honayı
Sarı gelinler ah sarı gelinler
Bizi teslim alan yarı gelinler
İtalyanca pembe elmastır Roza
..
sarı-sarı saçlarını savurdun sağa,sola
dolamak nasip olmadı,şu kırılası kola
çöle döndü bağrım,okyanus getir de sula
sulamazsan gönlümü,dert nasıl çare bula
sarı-sarı saçlarına yakışmış mavi toka
çözülmüş düğmeleri açılmış bağır yaka
..
Yaprak sarı, ben sarı,
Birlikte düşeceğiz,
Onun yok günahları,
O'na özeneceğiz.
..
sen bir alemsin
kendi içinde
muştu böceğim
sarı kız
çeşit çeşit giyer
eğlenirsin
..
İrem bağ rüzgârı vurmuş yüzüne
Polenler içinde toz sarı gelin
Bir anlık başımı koysam dizine
Kimselere demem söz sarı gelin
İkrarın varise burada kalayım
Rüzgara karşı dur kokun alayım
..
Sarı saçlarını boyamış kızıla
Ağladı gözlerim görünce buna
Uzun uzun baktı bana
Utandı kızardı yanakları
Gözünden yaş aktı ağladı hıçkıra hıçkıra
Sarı saçları ararım durmadan
..
Yağmur öncesi vuku bulan yakıcı bir güneş altında yürüyordum.Sokaklarını çok iyi bilmediğim bu şehrin kalabalık bir caddesinde ilerlerken bir banka atm si önünde dilencileri görmeye alışık olduğumuz bir köşede kalem satan bir genç gördüm.Boylu poslu efendi duruşlu bu emekçiden alışveriş yapmak istedim.Hem de kalem hiç dayanamadığım bir ürün.Yaklaştım on beş tane kalem almak istiyorum dedim. Elindekiler sayıyı tamamlamayınca kolundan astığı çantadan bir tutam daha çıkardı.Baktım yeşil,sarı mavi kalemler var o renklilerden de istiyorum dedim.'Hangi renk' dedi genç, 'yeşil' dedim.Hepsini uzattı buradan seçip alın, dedi.Başımı kaldırıp yüzüne baktım,amma olduğunu geç de olsa anladım.Ellerim ve yüreğim titredi.Kahretsin görmeyen bir satıcıdan yeşil kalem isteyecek kadar kör olduğumu anladım.İkimiz de kötü olduk o göremediği, görmüyorum diyemediği ve müşteriye istediği ürünü veremediği için, ben ise görmediğini hatırlattığım,dikkatsizliğim ve gördüğüm için...
Seçip aldım kalemleri ücreti ile birlikte içimden geçen binlerce özürümü de yüreğimden yüreğine bıraktım.Titreyen sesimle teşekkür ettim.
Hanımefendi dedi, bir tane de benden hediye olsun lütfen kırmayın beni.Tamam hediyen başım üstüne.Sonra muzip bir ifadeyle hangi renk dedi mavi dedim.O sarı kalemi uzattı gülüştük.Canı yansaydı canımı kolaylıkla yakabilirdi, beni yanlış anlayabilir yada yanlış anlamak isteyebilirdi.İki kelimeyle ''kör müsün, kör olduğumu görmüyor musun,görmediğimi bile bile renkli kalem istedin''.Yada dünyanın düzeni bu; ben karanlığı yüklenmişim aydınlık sana kalmış, hangimizin yükü daha çok yada sen gördüğünü mü sanıyorsun deyip beni yerin dibine sokabilirdi.Küçük düşürebilecek bir sürü sebebi vardı ama o gönül gözüyle gördüğü için sesimin samimiyetini anlayıp beni rahatlatmaya çalıştı.Çünkü kabulün dergahında öyle naif oturmuştu ki hayranlık duymamak mümkün değildi.Hayatında sadece siyahı tanıyan bu insan bana rengarenk bir gün yaşattı ve hediyesi olan kalemle bu hatırayı yazdırdı.Yüreğin hep böyle aydınlık olsun.Teşekkürler koca yürekli adam...
NİMET ÖNER 20/06 2014
..