Aşk istiyorum canım
Sarı,mavi,yeşil aşklar.
Uçmak istiyorum canım,
Beyaz kanatlar.
Kaçmak istiyorum canım,
..
Kalk gidelim yar seninle Nemse'ye
Sarı kakül yar dökülüvermiş enseye
Sen benimsin vermem seni kimseye
Gel gülüm gel gör ne hal oldu yar bana
Şim'den de sonra yar haram olsun şu yerler bana
..
Nasır tutmuş ayağım dilimin ucu da var
Seviyorsan demeli gizli yerde saklama
Seveceksen gururla tutuğun takım cinbom
Bende sarı kırmızı hastayım ben cinboma
Nefes gibi herkese doğruyu söyleyelim
Kesilmesin sende ses ben yerine ölürüm
..
Gece dikmiş gözlerini,
Bana gülen gözlerle bakıyor.
Yeşil evet yemyeşil,
Kalbime kadar işliyor bakışları.
Sonra her gün olmasa da sapsarı bir güneş doğuyor,
Sarı sıcak sımsıcak bir güneş, içimi ısıtıyor.
..
sarı kanaryam
artık bu suskunluk yeter
sana yakışmıyor bu keder
hani nerde o eski neşen
sarı,lacivert rengin
her türkün kalbinde yerin
..
Şu dağlar tepe tepe
Gar yağıyor serpe serpe
(Gel yarim gel)
Güccük hanım uykudeymiş
Uyardım öpe öpe
Ağlama sarı gelin al beni
..
Şeftali C vitamini
En sevdiğimiz meyvelerden biri
İçi sarı sarı
Yüzü kırmızı.
Tadı çok güzel
En sevdiğimiz meyvelerden biri
..
Liberali olsun olmasın kapitalin, kapitalistin, sömürgenin, ağanın, ezenin ortak tutumları, duruşları, tavır alışları vardır. Emellerine erişebilmek için olmazsa olmazları!
Karşısındaki bilgisiz/cahil,zayıf, güçsüz, hastalıklı, yalnızsa bu işi çok kolaylaştırır. Hatta “körün gözünü açma görür! ” demeleri bu yüzdendir.
Tam tersine bilgili,iri, güçlü, dip diri/sağlıklı, örgütlü ise bu onların ereğine ulaşmalarını güçleştirir. Belki de olanaksızlaştırır.
Zaten yalnız olan, güçsüz olan, hastalıklı olan bilgisiz, örgütsüz kendi kabuğuna çekilmiş olup; ne sabuna ne suya dokunmamış, kirden kokmuş olmaz mı? Bencil, aman sendeci, bana neci sarmalında, “Her koyun kendi bacağından asılır”, “Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın” demez mi?
Elinize bir kurşun kalem alın,isteyince hemen kırabilirsiniz. Bir hayvanı aynı şekilde korkutabilirsiniz. Bir insanı yine bildik bir şekilde yıldırabilir, korkutabilir, ona istediğinizi yaptırabilirsiniz!
Bu güne dek tüm bunların yapıla geldiğine, yapılmakta olduğuna tanık olmuşuzdur, oluyoruzdur da. İçimiz kan ağlasa da, bir şey yapamamanın ezikliği, burukluğu, vicdan azabı, üzüntüsü içinde kahrolmuşuzdur! ..
Tersine bilgili, güçlü, sağlam, canlı, sırt sırta ve el ele, örgütlü olunursa; ne bir tek kalem gibi kolayca kırılır, ne bir hayvan gibi korkar, ne de zavallı bir insan gibi kolayca yıldırılabilir, korkutulabilir; ona her istediğinizi kolayca yaptırabilirsiniz! ..
..
Biraz riya ve biraz yalanla katıkladığı bir sabaha uyandı sol yanı...Ne kabusların ne de düşlerin çöreklenmesi yetti anımsamaya aşkı...Kah zaman döşedi unutkanlığına,kah öfkenin pençesinde bulandı varlığı...Ne niye öldüğü önemliydi artık,ne de hangi hayatın orta yerine doğduğu...Ve şimdi,mum aydılığında bir yola bile açıktı adam Ve kim bilir kaçıncı sarhoşluğunda günaha acıktı adam.....
*
Teninden sıyrılan ve nefesi aşk kokmayan bir anın,zehirli tadıyla yoğruldu kadın....Sarı,kahve yazmasında sakladığı korkularını,gece saçların gölgesinde çözdü kadın...Bir yanında ağıt ve bir bir yanında hala baş verirken bir kardelenin ak pak bedeni,kimseler görmesin diye yalnızlığını,kendi koynunda büyüttü kadın..Şafak sökerken ve ışığa ererken var olan her düş,tam da etine güneş değerken söndü kadın...
..
Bahar gelmeyecek bu yıl şehre...kapısı aralanmayacak yorgun telaşların,gözlerimde kan çanağı taşıyan çocuk gülümsemeyecek...Yenildim işte,papatyanın yorgun yüzüne yansıyışım bu yüzden.Bir kez daha kana buladı elini haziran,bir kez daha karıştı tüm baharlar.hangi sarı-kızıl yaprağın lanetinden damladım da,ne zamandır çimen yeşilinden ecel toprağına dönüştüm.....Cehennem...cehennem diyor kalemim,sol yanımda bir savaş,sol yanım leş,sol yanım öfke nöbetleri...cehennem diyor içimdeki ses....Ey can...! Ben kıymıyorken bir avuç cennet umuduyla varlığına,senin alıp veremediğin nedir ki her yanın alev alev yanmakta....Ve ilk kez bunca beklerken yeşeren toprağın umudunu,bir yama gibi sararken güneşin ılık yüzünü acıyan yüzüme...ve işte bahar gelmeyecek bu yıl şehre.....Bana ait olmayan bir ömrün yılgınlığı sahilime vururken ve her zerreme işlemiş uzun saçlı bir bebek ağlayıp dururken,bana ait olmayan yolların taşlarını ayıklayıp durdu ellerim...Şimdi titrek ve bunca korku dolu...ah ağlamaya bile gücü yok gözlerimin,gözlerimi yorgunluk,yüreğimi öfke bürüdü...Bahar....nefesini üflediğinde aydınlanacakken ömrüm ve sen..! sadece bir avuç huzurken,huzurunda talebim,öldüm bile diyemezken kendi mezarımın başında...ve işte bahar gelmeyecek bu yıl şehre.....
.
..
07 şubat 2006
23.27-istanbul
bir huzur yok ki senden
sardunyamın kokusu
terlisin
dökülüyor gözlerinin uykusu
..
Her şey yarım
Bir müşkülpasentliktir gidiyor
Boğaziçinin kokusu burnumda tütüyor
Sarı saçların aklıma geliyor
Sonra kovuyorum
Sonra tekrar geliyor
Kapıyı kitliyorum camdan giriyor
..
koşuyor
zıplıyor
oynuyor
gözleri fıldır fıldır
fırlayıp üstüme sıçrıyor
ne olsun ki
delikanlı
..
“adam olacak köpek…”
masamda rakı
peynir ve kavun
biraz da tavuk ızgarası
kapıyı kapadım
..
masmavi bir gökyuzusun sen,alır benı bende ta....uzaklara ufuksuzluguna tasırsın.her dogan gun seni bıtırmez gece ve gunduzun vacgecılmezı.hep bır sevdayı andırır ufuksuz mavının gorkemı, hele bırde o guzelım sarı ve sıcak gunes yokmu ıste o an tum guzelıkler bır ahenge donusur,yeryuzu,gokyuzu bır cennet olur tum benlıklerde.renga renk cıcekler,cıvıl cıvıl kus seslerı ve ucusan kelebekler,senı andırır,sevgın her kosulu dogar o anda.mavıde salınann beyaz bulutlar tıpkı okyanusa yelken acmıs gemılere benzer,ozlemı tasır gıbıler ama hıc bırı gelıp onumde durmaz,benı sana getırmeye cesaret etmez.bır fırtına kopar o dem...yeryuzu cehenem,gokyuzu mahser,anlatılmayan her an ıste bu ana sıkısır,ozlem sevgı ve hasret,yurek fırtınasıdır bu.gokyuzunden sen bır mahser,yeryuzunden ben bır cehenem olurum.anlatılabılınırmı,bızı bızden baska hıc kımse.....ne yangın mavısındekı senı,nede su yesılınde kı benı.bır karanlık gece parlar,gozlerın lacıvertımsı gokyuzunden,bense seyre dalarım,omerımsı bır gonul gozuyle,ulasmaya cabalarım gece sabaha evrılene dek....şafak vaktı son kez gozlerınle bulusur,gozlerımve artık yuzun mavı bır bulut olur,gunesle yuzumu ve yuregımı aydınlatırsın.bır baska sen olur yaşam,tum cırkınlıklerı gerıde bırakır,mavı bulut olur akarsın yuregıme.avaşin buluşur basya ıle el ele tutuşur akarsın fırat ıle diclesine,zap dıcle ıle fıratına kavuşur arap deryasına kavusur nıl ıle hepsıde gonul bagıyla baglıdırlar bırbırlerıne.çunku sevdaları,ruyaları buyuktur hayelerıyle,buyuk sevdadır onların kı mavı okyanuslardır sevdaları.tum ozlemlerıyle sevdalarıyla SEHID EZDA ARARAT IN GUNLUGUNDEN
..
Hazan mevsiminin son demleri
Sarı hüzün var bu akşam üstü
Kumsalda,
Esen yelde,
Şarkılarda,.
Derbeder kuşların sükût ettiği saatlerde,
..
SARI KADIN
Yaşlılığının stresi çökmüş üzerine
Yok olmanın korkusu sesinde iken
Sarı kadın demiştik,
Bahçesinden armut çalarken.
Armut ağaçlarının gölgesinde,
..
Nasıldır tam tarifi
tam anlamı, bilmem.
Bana birkaç gündür bir şeyler olmakta
sarı-kırmızı...
Nedendir
kimdendir, bilmem ama
..
Çingen kızı
Eteği can kırmızı
Ovanın yıldızı
Göbeği oynak
Gözleri işvek
Saçında gülü
Nazı edası
..
Pencereme konan
Sarı beyaz kedi
Bilmiyorsun hiç
Seni ne kadar sevdiğimi
Asırlar önce yaşamış insanlara
Nasıl duyuramazsam sesimi
Sana da aynen öyle...
..