Acunun yokuşları her ferdin harcı değil.
Yabana atacağına karşısında eğil!
Durgunluğuna aldanma, suları derindir!
Yolgeçen hanı hiç değil, kepenkleri indir!
Her günüm yüz asır içinde; karda kan izi...
Söyle Kömen'in yol gösteren Çolpan yıldızı:
Doldurulmuş bir post; hangi köşkün duvarında?
Ya oldurulmuş bir dost; hangi düşkün varında?
Meşrebine göre bilinçaltı; iyi düşün!
Esrimek; bir Kevser yudumunda Kavi düşün.
Kalbinde kilit mi var ki anahtar iş görsün?
Hatalı ben miyim diye sormuyorsan körsün!
Kalmadı dilime vuran o eski telaşım.
Ay parelendi, zehir oldu ekmeğim, aşım.
Takvimden bihabersin, mesafeler uzadı.
Hangi açıdan bakarsan bak; yoktu bir adı.
Unut: Asıl marifet sıfırdan başlanmakta.
Mağrurlar kalıcı vedalardan hoşlanmakta,
Elden ne gelir; akacak kan durmaz damarda.
İliştirip son noktayı yendin say kumarda.
Amaçsızca atacağım sonraki adımı.
Sadece uyurken anmayacaksın adımı.
Yüzeyini bilirsin; ne verdin ki ne aldın...
Eylül¨ün ortasında öylece kala kaldın.
Gün ağardığında ilişti gözüme:
Rüzgarla girdi penceremden bu sarı yaprak.
Kaybetme endişesi kalmayan şu özüme,
Kurtuluştur üzerime atacağın toprak.
Derin Akkurt
Kayıt Tarihi : 25.5.2022 00:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeni ile okudum
Söyle Kömen'in yol gösteren Çolpan yıldızı:
Doldurulmuş bir post; hangi köşkün duvarında?
Ya oldurulmuş bir dost; hangi düşkün varında?
TÜM YORUMLAR (2)