Taş duvarda uyuya kalmış sarmaşıklar,
O sarı panjurlar kapalı kaç kıştır?
Bahçede kırık bir sandalye, yüzü denize dönük,
Beklediği biri var, ya da bir gemi, batmıştır.
Rüzgâr giriyor anahtar deliğinden içeri,
Tozlu masada, okunmamış bir gazete haberi.
Komşular gitmiş, sokak kedileri hükümdar,
Balkonda kurumuş o fesleğen saksısı.
Biz ne zaman büyüdük, ne zaman değiştik böyle?
Eskidendi çok eskiden, o çocukluk kahkahası.
Şimdi herkesin acelesi var, kimse durmuyor,
Kimse o paslı salıncağı artık sallamıyor.
Ah zaman, ne insafsız bir terzi,
Diktiği kumaş dar geliyor ruhuma.
O yazlar bitti, o şarkılar sustu,
Sadece tuz tadı kaldı dudağımda.
Bir bisiklet tekeri dönüyor boşlukta,
Hayaletler dans ediyor salonun ortasında.
Sen, ben ve o bitmeyen yaz akşamları,
Saklanmışlar duvarın dökülen boyasında.
Gitmek mi zor, kalıp da beklemek mi?
Yoksa hatıraların tozunu üflemek mi?
Kilitler pas tutar, anılar asla.
Dönüp bakma arkana, kalbini yasla.
Bu ev bizim değil artık, bu deniz yabancı,
Herkes kendi hikayesinde bir yalancı.
Ah zaman, ne insafsız bir terzi,
Diktiği kumaş dar geliyor ruhuma.
O yazlar bitti, o şarkılar sustu,
Sadece tuz tadı kaldı dudağımda.
Kapandı panjurlar…
Yaz bitti.
Çocuklar…
Eve döndü.
Kayıt Tarihi : 29.12.2025 17:17:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!