Sarı Küçük Tabletler Yeşermiş

bu davanın bir tabibi yok mu?
hiçbir zannı zannetmiyorum doktor
sadece kendi menfaatinde bir ziyan
kaygı bozukluğu dediğin şey nedir
kalbi vaziyet sevdayı aşk değil
başka türlü bir perişanlık
bilmezsin bugünüm nasıl da dün
nefes nefese sefalet
merak ettim tabi
nedir, dedikleri masumiyet
ayıp mı istenilen cihetten
simsiyah kadar simsiyah
yürü bir portakal boyu
bu davanın bir doktoru yok mu?
ve de var bir şey:
karga değil bir fare,
gitmekten daha kötüsü
geldik tecrit dedikleri yere.
teker teker
zulmün tadını çıkar
üstü yıldız altı çimen
rabbiyesiri silinmiş gölgemin
nerede o parlak güneş,
bir stok
karaborsa açlık
ağızdan bozma bir günah
bir hiç kadar pişman
ne olmuş da katranı gözüme vurmuş
tutamam güneşi kötüye çıkmış,
ne sıfatla kolumu koparırım
hiç değilse dümdüz bir korku.
nesi olursun bir tabibin
bir yolu,
bir hastası
bir davası,
fesleğen kokusu bir savunma
tam zamanıdır kapkara gözlerinin
bir müjdem var sana
basbayağı
peşin peşin paydos
geçmiş olsun
her şey bir sanrı, bir halüsinasyon
bir siren sesi
bir güvercin
harcanmak diye bir dava,
nasılsa alıştım
herkesle sonradan barıştım
simsiyah kadar simsiyah
gidelim bir balık yolu
nerede şimdi sesin
ne oldu,
nerede gözlerin?
bir söz,
bir yemin,
tanıdım seni
simsiyah kadar simsiyah
bana değerek geçen kaderin.