Ey benim sarı dayım,
Tez vakitte oradayım,
Gölgesinde yaşayıp gittim Dünyanın.
İçimde artık bir şeyler eksiliyor,
Filmin sonunda mıyım neyim,
Bu güne kadar eğlendiğim,
İki kapılı hanın,
Son demlerinde son düzlüğündeyim.
Kırkaltı bahar oldu gireli,
Kırkaltıda Yaz ile kış,
Artık çıkmak üzereyim.
Bundan gayrı hayata değil,
Sona doğru atılıyor adımlar bilmekteyim,
Bu handan göçenlerde kalanlarda,
Aynı yerde toplanıyorlar,
Tek konu keşkeler ve pişmanlıklar.
Bir ardıç Gölgesi buldum,
Şimdiden gidip biraz oturdum,
Manzara pek yok ama,
Gölgelikle kokular harika,
Çesme var suda yakın,
Ardımda Köçker bağı ile Sivri,
Ardımda Farkışa Guruciyer,
Ardımda yayla ile Bayrakbahçe,
Önümde uzanır Beyşehir ili,
Sonsuz su Ozançayı, Görpü,
Ortabağ ve Pınar yeri,
İlk yavuklumun adını yazdığım karakavak,
Anam bir yakada babam bir yakada,
Sonunda o geniş yollardan çıkıp,
Hepimiz yürüyeceğiz aynı patikada…
Dört emanetim bıraktım devranda,
İzimi sürsünler diye,
Ben çıkarken bu handan,
Sen git bak karakavağa,
Adın düşmeden karatoprağa,
Yavuklum Karagözlüm Karakızım…
Kayıt Tarihi : 22.2.2013 10:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!