Bağlar kurudu, bahçeler sarardı,
Yağmur çiseledi, hava karardı,
Bedenim yoruldu, saçlar ağardı;
Her hazan büyütür bir intizarı,
Toprak sarı, yaprak sarı, dal sarı…
Kuşlar göçtü, melâl benimle kaldı,
Hicran soluğu gece bende aldı,
Kayan her yıldız ömrümden de aldı;
Diner mi ki ruhumun ah-u zarı?
Eylül sarı, bülbül sarı, gül sarı…
Mavi hülyalara uçtu kuğular,
Koylardan yükselir duman-buğular,
Ovalar mahzun, yas tutuyor dağlar;
Düşer yakında mevsimin ilk karı,
Şehir sarı, nehir sarı, göl sarı…
Rüzgâr acı ney gibi üfler durur,
Dalgalar azgın tay gibi kudurur,
Sensizlik ordan oraya savurur;
Günden güne artar içimin nârı,
Çayır sarı, bayır sarı, çöl sarı…
Yaşanmamış gibi çabuk geçti yaz,
Öksüz kalan anılar siyah-beyaz,
Kırık nağmelerle inliyorken saz;
Ay teninin renkleriyle gel gayrı!
Yaşmak sarı, kuşak sarı, şal sarı…
05.09.2013/Yayladağı
Muhittin AlacaKayıt Tarihi : 5.9.2013 15:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yanı başında savaş boyaları sürünüp sınıra askeri yığınak yapılırken, şair ilham perilerini toplayıp tahtına oturmuştu ve tüm duygusallığıyla zamana meydan okuyordu.
![Muhittin Alaca](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/09/05/sari-42.jpg)
TÜM YORUMLAR (7)